Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basarak, milli mücadeleyi başlattığı günün 103. yıldönümünü dün hep birlikte Gebze’de kutladık. İlk önce çelenk sunma töreniyle başlayan programlarda, heyecan halk ve gençlik koşusuyla katlandı.
Öncelikle son zamanlarda Gebze’de düzenlenen spor etkinlikleri beni bir sporsever olarak sevindiriyor açıkçası ve bu koşu da böyle oldu. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın adına yakışır bir şekilde, bir koşu düzenlendi Gebze Belediyesi tarafından.
Sporcular 5 kilometrelik parkuru koşup, hem günün anısına hazırlanan tshirtlerini hem de günün anısına verilen madalyalarını aldılar.
Koşunun startında tüm uyarılara rağmen küçük aksaklıklar ve kazalar yaşanmış olsa dahi koşunun sonunda gördüğüm manzaralar beni inanın çok mutlu etti.
Belki de 8-9 yaşında olan bir minik kardeşimiz de koşuyu tamamladı, 76 yaşındaki bir büyüğümüz de…
Sporcular da katılıp koşuda ter döktü, sporla hiç alakası olmayan Gebzeliler de, hiçbir iddiası olmamasına rağmen finish çizgisini görüp o parkuru kendine göre en iyi bitirmek için depar atanlar da çok hoşuma gitti.
Atamız da tam bundan dolayı bu bayramı bize armağan etmedi mi hep kendini geliştirmek, hep üzerine koymak, çıtayı hep daha ileriye taşımak için biz gençlere armağan etmedi mi bu bayramı.
Daha sonrasında ise Alaettin Kurt Stadyumu’nda düzenlenen programlarla 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı sona erdi.
Gebze’nin gençlik potansiyelini daha iyi kullanması, bunları daha iyi kanalize etmesi gerek. Gençler için güzel çalışmalara imza atılıyor, güzel bir gençlik merkezi hayata geçiriliyor, ilgilisi için çok güzel iki kaykay pisti yapıldı.
Gençliğin kıymetini bilip, gençliği doğru yönlendiren büyükleri oldukça, Türk gençliği bu genç cumhuriyeti daha ileriye taşımak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Yeter ki bu gençlere şans ve imkan verilsin.
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi, “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin” şiarıyla yola devam edip, yine Ata’nın bize son öğüdü olan, “Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” sözünü aklımızdan çıkarmamak dileği ile…