Gerçekten normal günlerden geçmiyoruz. Son zamanlarda ülkece yaşadıklarımız, yaşayabileceklerimiz sağlıklı bir psikoloji bırakmadı bizlerde. O kadar ki depremle derinden sarsılan iki ilimizde, önceki gün başka bir felaket meydana geldi.
Şanlıurfa ve Adıyaman’da yoğun yağış sel meydana getirdi. Hem de normal bir sel değil. 14 kişinin yaşamını yitirdiği birçok ev, araba ve iş yerinde maddi hasarın meydana geldiği bir felaket.
Allah oradaki vatandaşlarımızın yardımcısı olsun. Acılı ailelere sabırlar versin, oradaki insanlara sabırlar versin.
Hastanelerde borular patladı, tuvaletler taştı, yoğun bakımlar su doldu. Birkaç ay önce açıldığı söylenen altgeçit sularla doldu, Şanlıurfa’nın en büyük tarihi noktalarından biri olan Balıklıgöl büyük bir tahribat yaşadı.
Çadırda kalan vatandaşlar, deprem felaketinden sonra bir büyük felaket daha yaşadı.
Bu ekstrem yağışlardan önce Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yaptığı uyarıyı biliyoruz. Bölgede turuncu alarm verilmişti Buna karşın alınan bir önlem var mıydı diye sormak istiyorum.
Çünkü o kadar kolay ki, yaşanan afetler sonrasında bunlara kader diyerek geçmek, yahu bunlar coğrafyamızın kaderi diyebilmek.
Halbuki bir şeyi planlarken veya inşa ederken en kötüsüne karşı çalışma yapılması gerekmez mi?
Mesela buralar afetzede insanların çadırda yaşadığı kentler bu çadır alanlarında daha önce önlem alınamaz mıydı? Tahta zemin oluşturup, çadırları onların üzerine kurmak gibi, zeminlere mıcır sermek gibi…
Bakın artık dünyanın dengesini, ülkemizin doğal dengesini o kadar bozduk ki yağmur kolay kolay yağmıyor, yağdığında da sert bir şekilde yağıyor…
Afet bölgesindeki bir yağıştan bahsediyoruz, dere taşması, tahrip olan altyapı sistemlerinin bir an için yetersiz hale gelmesini, beklenmedik yağışlarda ani su baskınlarını anlarım ancak bunun bu derece bu kadar büyük bir afete dönüşmesini aklım almıyor.
Bir hastanenin sular altında kalmasını aklım almıyor. Dediğim gibi yeni yapılmış olduğu söylenen bir altgeçitin de sular altında kalmasını normal bulamıyorum. Yoğun yağış sonrasında yolların çökmesini anlayamıyorum.
Dediğim gibi bir şey inşa ederken en kötüsünü düşünerek hareket etmememiz, ona göre davranmamız gerekirken, biz hala normal standartlara göre inşa ettiğimiz her şey bir felakette sular altında kalıyor veya yıkılıyor.
Şanlıurfa ve Adıyaman’da yaşanan sel felaketinde yaşamını yitiren tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, kederli ailelerine ve yakınlarına sabırlar temenni ederim. Umarım artık bu ülkede oluşabilecek felaketlerin önüne geçebilecek aklı ve bilimi ortaya koyarız. 2023 yılında altgeçitleri su basan, bu altgeçitlerde insan aranan manzaraları umarım bir daha görmeyiz.