31 Mart seçimlerinin üzerinden nerdeyse 1,5 ay geçmesine rağmen ülkemizin gündemi halen yerel seçimler.
Tüm kamuoyunun bildiği üzere geçtiğimiz hafta YSK’nın aldığı karar doğrultusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçimleri iptal olmuş ve 23 Haziran’da İstanbul’da yaşayan insanların tekrar sandık başına gidecekleri açıklanmıştı.
Açıklanan kararın kanaatimce kabul edilebilir bir tarafı yok. Sandık kurullarını gerekçe göstererek iptal edilen bir seçimde nasıl olur da sadece Büyükşehir’in tekrarına karar verilebilir? Bu karar kamu vicdanına nasıl açıklanabilir? Aynı zarftan çıkan 4 oyu da sayan iptal için gerekçe gösterilen sandık kurulları ancak ne gariptir ki tekrarlanacak olan tek seçim Büyükşehir belediyesi seçimleri.
Bunun üzerine yazılıp çizilecek çok şey var ancak ben farklı bir yerden bakmak istiyorum konuya. Bilindiği üzere 24 Haziran 2018 öncesinden ve bugüne kadar ülkede bitmek tükenmek bilmeyen bir seçim atmosferi var. Arka arkaya gelen seçimler yüzünden yatıp kalkıp siyasi söylemlere maruz kalıyoruz ve 23 Haziran’a kadar da ülkenin gündemi İstanbul seçimleri olacağı az çok belli oldu. Ben bu yazıyı yazarken güncel Dolar kuru 5,98 TL, Euro kuru ise 6,75 TL ki hafta içinde Dolar’ın 6,22 TL olduğunu da gördük.
Hal böyle iken Türkiye gündemini seçimden çıkartsak nasıl olur? Ülke ekonomisinin zor durumda olduğu ortadayken, vatandaşlar mübarek Ramazan ayında geçen seneye oranla büyük derecede zamlı ürünlerle mutfağında yemek yapmaya çalışırken, esnaflarımız sıkıntılar çekerken neden hala enteresan kararlar doğrultusunda seçim konuşmak zorunda bırakılıyoruz? Neden kamu vicdanlarında güvensizlik yaratacak adımlar atılıyor?
Ülkemizin acil çözüm odaklı ekonomik atılımlara ihtiyacı var. Bu alanda uzman kişiler bir araya getirilip, çalıştaylar düzenlenebilir, yeni bir ekonomi rotası çizilebilidi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki vekillerimiz seçimleri tartışmak yerine bu konu üzerinde güç birliği yapıp ülke ekonomisini nasıl kalkındırılabileceğini konuşabilirdi. Üretim ekonomisi yaratmak için fikirler ortaya konabilir, ülkedeki yatırımcı ve üretimcilere daha sağlıklı ve dengeli bir ekonomi ortamı sağlanabilirdi.
Ama bize bir süre daha seçim konuşun, seçim tartışın denildi. Birilerinin artık geçim derdinin seçim derdinden daha önemli olduğunun farkına varması lazım. Umarım yaşanan bu sıkıntılar bir an önce çözülür ve ülkemiz ekonomik anlamda daha rahat bir nefes alır.