Aslında bu haftaki köşe yazımı bambaşka bir konu üzerinden yazmayı planlıyordum ancak ülke gündemine düşen bir konu sonrasında fikrimi değiştirdim. Konu hakkında birkaç kelam etmeyi ve gücüm yettiğince bir şeylerin değişmesi için çaba göstermek istiyorum.
Malumunuz üzere Emine Bulut adlı vatandaşımız bir mahlukat tarafından çocuğunun önünde vahşice katledildi. Küçük kızımızın yakarışı olan “Anne lütfen ölme” ve Bulut’un, “Ölmek istemiyorum” sözleri hepimizin kulağında halen daha çınlıyor.
Toplum vicdanında yara açan bu vahşet sonrasında ise sosyal medya üzerinden #EmineBulut yazarak ya da birkaç duygu dolu sözlerle olayı kınadık. Elimizden daha fazlasının gelmesini ister miyiz? Elbette isteriz.
Toplumuzun kanayan yarası olan kadın cinayetlerine dönüp baktığınızda, sürekli karşınıza çıkacak densiz tipler mevcut. Densiz diyorum çünkü ama o saatte işi neymiş, ama o da bunu yapmış, fakat şunu giymiş, lakin şöyle demiş gibi cinayeti meşrulaştırmaya çalışan densizler ülkemizde azımsanmayacak kadar fazla…
Bu ülkede 2018 yılında 440 kadın şuursuzlar tarafından öldürüldü, 2019’da bu güne kadar ise 245 kadının hayatını kaybettiği biliniyor. Belki siz bu yazıyı okuduğunuzda daha da artacak bu rakam çünkü gün geçmiyor ki güzel ülkemde bir kadın daha şiddete maruz kalmasın.
Emine Bulut’un o çığlığı hepimizin içine işledi. Yukarıda da dediğim gibi daha fazlasını yapmak elbette isteriz, peki bunun için ne yapabiliriz? Daha fazla bu çığlıklar yükselmesin, ülkemizde kadınlar rahat bir nefes alabilsin, şiddet görmesin, sokakta tedirgin bir şekilde yürümesin diye ne yapabiliriz?
Benim kentin önde gelenlerine açık çağrımdır. İrfan Ayar, Musa Yılmaz, Serkan Kural, Özhan Aşkın Öztürk, Necati Korkmaz, Engin Kılıç ve diğer siyasi parti temsilcileri bütün farklılıklarınızı bir kenara bırakıp kadınlarımız için yürümeye ses getirecek omuz omuza bir protesto yapmaya var mısınız? Başkanı olduğunuz siyasi partilerinizin ilçe kadın kolları başkanlarıyla yan yana ortak bir amaç doğrultusunda yan yana yürüyüp bu yaşanan cinayetleri kınamaya var mısınız?
Siyasi partilerinizin milletvekillerine baskı yapıp, mecliste soru önergesi vermeye, mecliste bu doğrultuda çalışma düzenletmeye var mısınız?
Tüm kurum, kuruluş ve STK’ların da bir araya geldiği büyük ve ortak bir protesto için var mısınız? Sesimizi Gebze’den duyurmak, kadın cinayetleri için daha fazla kadınımız ölmesin diye mücadele etmeye var mısınız?
Siyasi partilerimizin kadın kolları temsilcileri, sadece seçimlerde değil düzenli olarak bulunduğunuz ilçedeki evlerin kapılarını çalıp kadınların halini hatırını, bir sıkıntısı olup olmadığını sormaya var mısınız?
İlçedeki kadın belediye meclis üyelerimiz, yine tüm farklılıkları, siyasi görüşleri bir kenara koyarak, belediye bünyesinde bir komisyon kurup, burada kadınlarımız için fikir üretmeye, eğer varsa şiddet gören kadınlarımız için bir çözüm üretmeye var mısınız?
Belediye ve kaymakamlık nezdinde bir çalışma yürüterek, şiddet görmüş ya da şiddet görme potansiyeli olan kadınlarımızı tespit etmeye var mısınız?
Yaptıklarımız sadece bir tivitten, bir facebook ya da instagram paylaşımından ibaret olmasın. Gelin tüm farklılıkları bir kenara koyalım ve el ele verip gerçekten samimi bir gayretle kadınlarımız için duyarlılık yaratalım. Şiddet eğilimi gösteren kişileri rehabilite edelim, temel hak ve özgürlüklerin ne demek olduğunu çocuklarımıza en küçük yaştan öğretelim.
Yaşanan bir cinayete, bir vahşete toplum olarak amasız, fakatsız, lakinsiz bakmayı öğrenelim. Gelin gerçekten ses getirecek bir gayret içinde olalım. Gelin sesimizi bir ve en gür şekilde Gebze’den duyuralım. Gebze’den Türkiye’ye yayılacak bir çalışmanın fitilini ateşleyelim. Varlıkları varlık sebebi olan kadınlarımıza, geleceğimiz olan çocuklara daha güzel bir dünya bırakalım.
Emine Bulut’un, “Ben ölmek istemiyorum” çığlığı ve küçük kızımızın, “Anne lütfen ölme” sözünü bir daha duymayalım. Var mısınız?