Vuslat; sevgiliye ulaşma, erişme ve kavuşma anlamını taşıyor. Bu kelime, çok uzun süredir özellikle bir kesim için çok büyük anlamlar taşıyor. ‘Ruhumuzda inat, sonunda vuslat’ sloganıyla bir şehir ve bir camia, yıllardır hiç olmadığı kadar yakın vuslatına… Neyden bahsediyorsun diye soracak olanlara, bugün biraz duygusal davrandığımı söyleyerek, Trabzonspor’dan söz edeceğimi belirteyim. Bir şehir, 1984 yılından bu yana gönlünce kutlayamadığı, kutlamasına ket vurulduğu, kutlaması engellendiği şampiyonluğa, yani vuslatına çok yakın.
Son bir adım kaldı, son bir puan. Büyüklerimizin anlattığı hikayelerle büyüyen çocuklar, çocuk sahibi oldu. Çocuklarına bu sevdayı aşıladı ve o sevda için bekleyen yürekler, o kutlu gün için artık geri sayıma geçti.
Yıllardır yapılan doğruların yanında, yanlışlar yapılsa da onlardan ders çıkarıp yola devam etmenin, sabrın, özverinin meyvesini almaya artık çok yakın Trabzonspor ve ona gönül veren sevdalıları.
“Trabzonspor’u tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir. Benim için Trabzonspor, en güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen hayali kahramandı. Öyle bir kahramandı ki statükoyu bile devirmişti” diyen Kazım Koyuncu’nun Trabzonspor’u, Özkan Sümer’in Trabzonspor’u, 96 yılında yaşanılan acıya dayanamayıp intihar eden Mehmet Dalman’ın Trabzonspor’u, 2011 yılında bizi yine şampiyon yapmayacaklar diyerek kalp krizi geçirip yaşamını yitiren Mustafa Çelik’in Trabzonspor’u, adını sayamadığım sayısız kahramanın Trabzonspor’u, bizim Trabzonspor’umuz zafere bir adım uzakta.
Belki de bundan 5 gün sonra sevenlerine en büyük bayram hediyesini verecek.
O kutlu gün geldiğinde, Türkiye’nin her yerinde şölen havası olacak, bayram erken kutlanacak. Kemençe sesleri, tezahüratlar, çığlıklar gökyüzüne ulaşacak, belki kimimizin gözünden oluk oluk yaşlar akacak, en yakınımızdakinin kemiklerini kırarcasına sarılacağız, vuslata kavuşurken sevinçlerin en büyüğünü yaşayacağız…
Ancak bu noktada hemen uyarımı yapacağım, bu mutluluğun birilerinin hüznü olmaması için şu saçma adetten kurtulacağız, mutluluğa kurşun sıkmayacağız.
“81 il var ülkemde ve biri hariç hepsinde şampiyonluğu kutluyor sokaklar. Bizim mahalle bekliyor, bizim sokaklar, bizim uşaklar... O kupayı hasretle, özlemle bekliyor. Rica ederim! sıkılmadık, bıkmadık. Çünkü hasret arttıkça özlem kavuşmalar daha öte olur biliyoruz.
Sizlere bir sır daha vereyim. Biz, yani bordo mavi yürekler bir gün yeniden şampiyonluğun öyküsünü yazacağız. En ötesini yaşayacağız kavuşmaların. O gün Karadeniz taşacak, toprak bordo kokacak, yağmur mavi yağacak, tulum ağlayacak” demiş ya yazar işte bu vuslata kavuşmak da böyle oluyor… Artık toprak bordo kokuyor, yağmur mavi yağıyor…