Önceki senelere göre kış mevsimi bu sene geç geldi. Aralık ve Ocak ayları mevsim normallerinin üzerinde bir sıcak hava ile geçti. Yağmur ve karın gecikmesi barajlardaki su oranını da ciddi oranda düşürdü. Şubat ayının bu ilk günleri itibariyle havalar soğumaya, sağanak yağışlar oluşmaya başladı. 89 sene önce yine Şubat ayı Gebze’de karlı günlere şahit olmuştu.
Şehrimiz de mevsim yağışlarındaki gecikmeden dolayı kurak günlerden geçiyor. Geçtiğimiz sene Ocak ve Şubat ayındaki kar yağışları bir hayli yoğun idi ve barajlardaki oran da iyi bir şekilde yükselmişti. Bu seneye baktığımızda ise önümüzdeki günlerde kar yağışının başlayacağı ve havanın ciddi derecelerde soğuyacağı yetkililerce söylenmektedir.
Yurdun doğu ve iç kesimlerinden gelen kar haberlerini görünce, ayrıca bu soğuğun da Marmara Bölgesi’nde kendini hissettirmesiyle geçmişte yaşanan o soğuk karlı günleri hatırlayalım istedim. 89 sene önce Gebze’de yaşanan çetin kış şartlarını dönemin gazetelerinden izlenimlerle ortaya koymaya çalışacağım. Halen yaşayanlar belki o günlere şahit olmuştur, Marmara Bölgesi’nde 1934’te öyle bir kış yaşamış ki ölümler dahi olmuş, trenler çalışamamış, ulaşımda kesintiler yaşanmıştır. O dönemin gazeteleri yaşanan bu hadiseleri köşesine taşıyarak özellikle Gebze’deki olup biteni basın yoluyla duyurmaya çalışmıştır.
Şubat ayının 23’ünde çıkan 1934 senesine ait haberde bir hat çavuşunun görevi sırasında vefatından bahsediliyor. Hereke-Gebze yolunda bir facia başlığı ile Vakit Gazetesi’nde duyurulan haberde şunlara yer veriliyor:
“Kar fırtınası yüzünden üç gün evvel Hereke-Gebze yolunda bir facia olmuştur. İstanbul telgraf müdürlüğü kadrosuna dâhil hat çavuşlarından Paşabahçeli Ahmet ile arkadaşı diğer Ahmet telgraf tellerini muayene etmek üzere Hereke'den yola çıkmışlardır. İki Ahmet telgraf direklerini ve tellerini muayene ede ede Gebze'ye yaklaşmışlardır.
Paşabahçeli Ahmet Çavuş arkadaşından bir kaç yüz metre ayrılmış, bir tepedeki direği muayeneye gitmiştir. Bu sırada kar tipi şiddetlenmiş, göz gözü görmez olmuş, Ahmet geriye dönmek mecburiyetinde kalmıştır. Ahmet bu sırada bir sürü kurdun Ahmet Çavuşun olduğu tarafa doğru akın ettiklerini görmüştür. Ahmet neden sonra Hereke'ye dönmüş, Ahmet Çavuşun akıbetini anlatmıştır. Tahkikata telgraf müfettişleri ve jandarma el koymuş Hereke-Gebze yolunda araştırmalar yapılmışsa da Ahmet Çavuş'un cesedi bulunamamıştır.”

Aynı gün çıkan Cumhuriyet Gazetesi de bu olayı sayfalarına taşıyor. Kurtların Hücumu başlığını taşıyan haberde olaydan şu şekilde söz ediyor:“Paşabahçe'de oturan telgraf çavuşu Hacı oğlu Ahmet Efendi, son kar fırtınası esnasında arkadaşı diğer Ahmet’le birlikte, Hereke ile Gebze arasındaki telgraf tellerini tamire gitmişti. Paşabahçeli Ahmet Efendi, tipi dolayısıyla arkadaşının ısrarına rağmen işini bırakmak istememiş ve yalnız başına bir telgraf teli muayene ederken kurtların hücumuna uğramıştır.
Telgraf çavuşu, elindeki demirlerle kendisini müdafaaya uğraşmış, iki kurdun kafasını parçalamış, fakat sonra kurtların pençesi altına düşerek parçalanarak ölmüştür.
Arkadaşının ihbarı üzerine tatbikata başlanmış, fakat fedakâr telgraf çavuşunun cesedinden hiçbir parça bulunamamıştır.” Bahsi geçen kurtların çavuşu parçalaması olayının aslında gerçek olmadığı bir hafta sonraki gazetelerde çıkan haberlerde teyit edildiği görülüyor. Bununla ilgili yaptığım araştırmada aslında hat çavuşunun donarak öldüğü tespit ediliyor.
Bu durumla ilgili olarak 2 Mart 1934 tarihli Milliyet Gazetesi’nde şu şekilde bir haber yer almaktadır: “Geçen Çarşamba günü karın müthiş bir karayelle ve tipi halinde yağdığı zaman Hereke postanesi hat çavuşlarından Sapancalı Ahmet ve Paşabahçeli Ahmet isimlerindeki memur mıntıkaları içindeki telgraf direklerini muayene etmek için emir alıyorlar. İzmit tarafındaki hatlarda bozukluk olmadığından Gebze taraflarına gitmek istiyorlar. Paşabahçeli Ahmet trenle, Sapancalı Ahmet yürüyerek yola çıkıyorlar.
Paşabahçeli Ahmet yolda servis vererek Gebze’ye kadar gidiyor ve arkadaşına gene servis vermek suretiyle hatlarda arıza olmadığını, dönmesini bildiriyor. Bu sıralarda Sapancalı Ahmet Gebze köprüsüne yakın Eskihisar ismi verilen yere kadar gelmiştir. Fakat kar tipisi şiddetini kat kat artırmıştır. Göz gözü görmez olmuştur. Bulunduğu yer 12 metre derinliğinde bir uçurumdur. Zavallı adamın ayakları kaymasıyla kendisini uçurumun bittiği yerde bulması bir olmuştur. Boğuk boğuk bağırmaları rüzgârın açtığı acı çığlıklara karışıyor. 4 çocuk babası olan Sapancalı Ahmet karların kahrına ve vazifesinin aşkına kurban gidiyor.
Bundan sonra Ahmet'in arkadaşı Paşabahçeli Ahmet Hereke'ye gelerek arkadaşının kurtlar tarafından parça parça edildiğini söylemiş, günlerce süren araştırmalar neticesiz kalınca bu esrarlı kayıp renkten renge girmiştir. Karların erimesiyle beraber Ahmet'in donmuş olan cesedi meydana çıkmıştır.
Milliyet’in bu haberi dışında Cumhuriyet Gazetesi’nin 3 Mart 1934 tarihli haberinde de yaşanan bu elim hadiseden bahsedilmektedir. Şöyle ki; “Şubat’ın 14'üncü günü tipili kar fırtınasına rağmen vazifesini yerine getirmek üzere Hereke’den hareket ederek telgraf hatlarını tamir eden mıntıka posta hat çavuşlarından Sapancalı Ahmet’le Paşabahçeli Ahmet Efendi tipi tesiriyle Tuzla civarında donmak üzere iken civarda bulunan çobanların yardımıyla ölümden kurtarılmıştı.
O günden beri Diliskelesi ile Gebze arasında kaybolan ve birkaç gün evvel kurtlar tarafından parçalanmış olduğu yazılan diğer hat çavuşu Sapancalı Ahmet Efendi’nin akıbeti de anlaşılmıştır. Sapancalı Ahmet çavuşun tamamen donmuş cesedi Diliskelesi ile Gebze istasyonu arasında demiryolu yakınında 46-200 metrede karlar içinde gömülmüş olduğu halde bulunmuştur. Vazife kurbanı Ahmet çavuşun cenazesi kaza memurları tarafından hürmetle selamlanmış ve çok hazin bir törenle defnedilmiştir.”
2 ve 3 Mart tarihinde gündeme gelen iki kar haberinden de anlaşılacağı üzere Şubat ayının ikinci haftasında yoğun bir karlı gün Gebzelilerce yaşanmıştır. Bu kar yağışında posta hattında çalışan bir memur yaşamını yitirmiş, karların erimesinin ardından iki hafta sonra bulunduğu bildirilmiştir.
Kaynaklar:
Servet-i Fünun, Diliskelesi Sahili fotoğrafı, numara 134-1608, sayfa 57.
Vakit, "Hava Vaziyeti”, 23 Şubat 1934, sayfa 1 ve 9.
Cumhuriyet, "Kurtların Hücumu", 23 Şubat 1934, sayfa 6.
Milliyet, "Bir Hat Çavuşu Dondu", 2 Mart 1934, sayfa 7.
Cumhuriyet, "Bir Vazife Kurbanı", 3 Mart 1934, sayfa 4.
