Dünyada bazen öyle olaylar gerçekleşiyor ki kitlenip kalıyorsunuz ve acaba akıbetimiz ne olacak diye düşünüyorsunuz.
Onlardan biri de ilk kez 2019 Aralık ayında görülen ve aylardır akıbetinin ne olacağını merakla takip ettiğimiz ve adına Covid-19 denilen Koronavirüs vakası.
Bu zamana kadar dünya genelinde 79 binden fazla insanda görülen vakada sadece Çin’de 2 bin 592 kişi hayatını kaybetti.
Covid-19 ise bu zamana kadar Çin dışında Japonya, Güney Kore, Hong Kong, Makao, Tayvan, İtalya, Singapur, İran, ABD, Tayland, Avusturalya, Malezya, Vietnam, Almanya, İngiltere, B.A.E, Fransa, Kanada, Hindistan, Filipinler, Kuveyt, Rusya, İspanya, Nepal, Sri Lanka, Kamboçya, Belçika, İsveç, Finlandiya, Mısır, Lübnan, İsrail, Afganistan, Irak ve Bahreyn’de görüldü.
Bugüne kadar konu hakkında çok da endişenin olmadığı ülke insanlarımızda ise durum biraz değişti. Sınır komşumuz İran, Koronavirüs’ün en fazla can aldığı ikinci ülke olunca, ister istemez insanlar paniklemeye başladı.
Koronavirüs’ün ilk çıkışında herkes yarasalardan kaynaklandığını düşünürken, son dönemde ise uzmanlar Pangolin denilen bir karıncayiyici hayvandan şüpheleniyor. Öte yandan Çin’den yapılan açıklamalarda hastalığın aşısının bulunduğunu söylenirken, kesin sonuçlar için deneylerin sürdüğü dile getirilmişti. Herhalde yaşanan bu felaket senaryosunda insanların içini rahatlatan en önemli haberdir diye düşünüyorum.
Gelelim ülkemize…
Türkiye’de henüz bir vakaya rastlanmaması inanın beni mutlu ediyor çünkü bizim insanımızın yapısı gereğidir ve bilirsiniz ‘Ya olum bir şey olmaz’ kafasındayız çoğumuz. Ancak sınırımıza kadar gelmiş bir ölümcül hastalıktan bahsediyoruz.
Sağlıkçı, doktor veya konunun uzmanı birisi değilim, sadece dışardan olaya bakan, konu hakkında bir şeyler okuyan biri olarak açıkçası bakanlığın yaptığı açıklamalar ve çizdiği görüntü bana konunun en azından Türkiye özelinde kontrol altında olduğunu hissettiriyor.
Olayın bir de sanayici boyutu var ki bence şuan bölgemizi de ilgilendiren bir problem. Sonuçta burada hammadde ithal eden de var Çin’e, Ortadoğu’ya, Avrupa’ya, Asya’ya ihracat yapan da. İhracatını gerçekleştiremeyen veya bu virüs yüzünden hammadde sıkıntısı çeken sanayicimiz problem yaşıyor.
Bununla birlikte tüm yurt genelinde okullarda bilgilendirmeler yapılmaya başlandı, sadece okullar değil bence otobüslerde de konuya ilişkin duyurular afişler asılıp, en azından vatandaşlarda kulak ve göz aşinalığı yaratılabilir. Ayrıca sosyal medyadaki bilgi kirliliği ise işin cabası. Gerçekten sosyal medyada öyle bir kitle var ki sırf etkileşim alabilmek ve dikkat çekebilmek adına bu konuda bile asılsız paylaşımlar yapabiliyor.
Sağlık Bakanlığı ise vatandaşlara şunları öneriyor, “El temizliğine dikkat edilmeli. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalı. Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemeli. Hasta insanlarla temastan kaçınmalı (mümkünse en az 1 metre uzakta bulunulmalı). Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık yıkanmalı.”
Sağlığımız, sanayimiz ve huzurumuz için umarım bir an önce bu kargaşa ve kaos çözüme kavuşur ve tüm Dünya daha rahat bir nefes alır ve bizler de ‘Bana bir şey olmaz’ mantığından uzaklaşıp, konuya daha hassas, toplum içindeki yaşantımızda daha duyarlı davranır ve önerileri de dikkate alırsak daha faydalı olur diye düşünüyorum.