Söze nereden başlasam, nasıl başlasam bilemiyorum. Ülkemiz 28 Ağustos’tan bu yana deyim yerindeyse falan değil tam anlamıyla yangın yeri. Ormanlarımız, ciğerlerimiz yandı tutuştu. 28 Ağustos ile 1 Ağustos arasında 112 orman yangını çıkmış ve ben bu yazıyı yazarken 107’si kontrol altına alındı diye resmi makamlardan açıklama geldi.
Özellikle Manavgat ve Marmaris’teki görüntüler içleri sızlattı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımız, yaşamını yitiren canlılar, yanan ormanlarımız, itfaiyeye su taşırken ölen genç kardeşimiz Şahin…
Ülke olarak 3 gündür yaşadığımız acının tarifi yok. Yangınların sebebine dair net bir açıklama ortada yok sabotaj mı yoksa mevsimsel mi olduğu merak konusu özellikle Manavgat ve Marmaris’teki yangınların…
Kontrol altına alınan alanlardan çekilen görüntüleri gördükçe insanın aklı oynayacak gibi oluyor. Koca orman kül olmuş, yemyeşil ormanlarımızın yerini simsiyah kalıntılar kaplamış.
Diyorum ya gerçekten ne desem ne yazsam bilemiyorum; konuşsam tesiri yok, sussam gönül razı değil dedikleri noktadayım. Ülkemize bu acıları bilerek ve isteyerek yaşatan kansızlar dilerim ki aynı acıyı yaşayarak can verirler.
Olayların en başından beri bir diğer gündem maddesi ise yangına müdahalede zafiyet var mıydı?
Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçaklarına ne olduğu merak konusuydu. Arşiv görüntülerinde TEKNOFEST’te gösteri uçuşu yaptığı görüntüler ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, uçakların uçacak kapasitede olmadığını söyledi, Cumhurbaşkanı Erdoğan THK’nın elinde kullanabileceği uçak yok dedi. THK’nın Kayyum Başkanı Cenap Aşçı, yangınlar sırasında nikaha katıldım dedi.
Yangına müdahalede uçak değil helikopterlerin daha hızlı olduğu söylendi ama bir yandan da Rusya’ya yangın söndürme uçakları için teşekkür ediyoruz. Tüm bu bilgi karmaşası ortasında gerçekten ülkemizin bu kadar bu konuyu tartışma malzemesi yapması yerine, bu kadar değerli ve kıymetli ormanları bulunan topraklarımızda her yıl benzer yangınların yaşandığı ve küresel ısınmadan dolayı gelecekte daha da muhtemel yangınların olma ihtimalini de göz önüne alıp, gerekli teçhizatın, uçakların filonun oluşturulması için daha neden bekliyoruz.
Bizim gibi bir orman ülkesi olan ve yangın ihtimalinin her an bulunduğu bir ülkede yangın uçağı konusunda neden bu kadar karmaşa yaşanıyor?
Ciğerlerimiz yandı, canımız yandı, canlarımızı kaybettik, ağaçlarımızı, hayvanlarımızı kaybettik ama yaşadığımız şu felaketten çıkaracağımız tek ders umarım ormanlara girişi yasaklamaz olmaz. Artık gereken çalışmalarla gereken uçak, helikopter, teçhizat ne varsa kurulur ve böyle bir olumsuzluk yaşandığında gereken müdahaleyi gecikmeden yaparız umarım.
Yazıma son verirken, yangında yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar dilerken, mal kaybı yaşayanlara da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bir daha böyle acılar yaşamamak dileği ile…