Geçtiğimiz Cuma günü, basın mensupları için yoğun bir gündü. Adeta bir seçim temposunu andıran günde; hem CHP Gebze'nin basın toplantısı, hem Çayırova Belediyesi'nin kitap fuarı açılışı, hem de Saadet Partisi'nin genel başkan programına ilişkin ayrıntıları dinlediğimiz bir sabah temposunun akabinde saat 13.20 gibi ofiste olabildim.
Velhasıl kelam, yoğunluğu özledik diyerek şikayet etmeden, gittiğim iki programın haberini yaptım ve gazete sayfalarını da hazırlayıp, siteye de biraz baktıktan sonra saat 18.00'da ofisten AK Parti Çayırova'nın danışma toplantısına gitmek için ofisten çıktım.
Şunu da belirtmek isterim ki şahsıma ya da gazeteye bir davet gelmemesine rağmen, taşıdığım mesleki sorumluluk bilinci dolayısıyla bölgemdeki programları imkanım el verdiğince yerinde takip etmek isteyen bir gazeteciyimdir.
Gel gelelim konumuza. Programdan bir saat önce çıktığım ofisten sonra mezarlık ve adliye yolu üzerinden Çayırova Belediyesi Kültür Merkezi'ne gitmek için otobüs beklemeye başladım.
Haftanın son iş günü olmasından dolayı yoğun olacağını tahmin ediyordum otobüslerin ancak bu kadarını da beklemiyordum. Bugüne kadar otobüslerin doluluğuyla alakalı ayrı, Çayırova'nın otobüs sıkıntısıyla alakalı ayrı yazı kaleme aldım ki internet sitemizde linkleri yazının sonuna koyacağım.
Dediğim gibi haftanın son iş günü hem de semt pazarının olduğu güzergahta, bu pandemi döneminde insanlar otobüslerin üzerinde birbirlerini ezercesine toplu taşıma araçlarının içindeler, dışarıdakiler imkan bulsa o kalabalığa karışmak derdinde çünkü beklemekten yılmış...
1 saat 15 dakika boyunca otobüs bekledim, benimle beraber bekleyen insanlarla; durağın git gide kalabalıklaşmasını, işinden çıkmış bir an önce eve gitme derdindeki hayatından çalınan zamana isyan eden kişileri gözlemlerken dolu otobüslerin bir bir gitmesini izledik.
Kenti yönetenler her seferinde mutlu şehir iddiasını ortaya koyuyor ve bu doğrultuda çalıştıklarını ifade ediyor ancak sorarım size işten çıktığında, pazar alışverişini yaptığında ya da herhangi bir işi için bir yere gittikten sonra yarım saat, 45 dakika, 1 saat otobüs bekleyen, otobüse binemeyen, binse de şu pandemi döneminde özellikle hasta olma riskiyle büyük oranda karşı karşıya kalan bir insan nasıl mutlu olabilir? Hele ki şu dönemde hayat pahalılığının arttığı, üst üste zamların geldiği, alım gücünün her geçen gün düştüğü günlerden geçerken…
Türkiye'nin nüfus artış oranı hızında başı çeken bir ilçeye ulaşım neden bu kadar zor olur? Kocaeli'nin İstanbul'a açılan kapısı olan bir ilçede ulaşım yıllardır nasıl bu kadar sıkıntılı olabilir? Pandemi döneminde okullar açılmışken halen daha nasıl olur da bu kalabalıklara önlem olacak düzenlemeler yapılmaz?
Uzun bekleyişin ardından otobüse bindim ancak geç başlayacağına adım gibi emin olduğum programa gitmek içimden gelmedi. Geç başlayacağına emindim çünkü özellikle AK Parti'nin bu tarz programlarında şahit olabileceğiniz bir durumdur gecikmeler. Hoş sadece iktidar partisi değil, benzer konular muhalefet partilerinde de yaşanır ve ben bu anlamsız gecikmeleri büyük derecede saygısızlık olarak görüyorum programı takip etmek isteyen gazeteciler için. Gitsem de herhangi bir şey kaçırmayacağıma emin olduğum toplantıya katılmadım. Uzun uzun otobüs beklediğimiz, isyan ede ede dolu otobüslere binen insanlar için toplantıya gitmek istemedim.
Yine de o toplantıda konuşulanlar gazetemiz satırlarında yer alacak servis edildiği gibi ama yaşadığım 1 saatlik bir durumdan sonra; kent büyüklerinin, şehri yönetenlerin ve protokolün anlatacağı pembe dünya masallarını dinlemek içimden gelmedi.
https://www.gebzeyenigun.com/yazarlar/semih-bodur/derdim-coktur-hangisine-yanayim/389/
https://www.gebzeyenigun.com/yazarlar/semih-bodur/pandemi-ve-otobusler/643/