Garibin hikayesini dinlemek için, yine bir garibin kulağı gerek. der Hz. Mevlana.
Zira; hayata aynı açıdan değil, aynı acıdan bakanlar anlaşabilir.
Gazze, Kudüs, Batışeria, Beytüllahim, Elhalil ve ve daha nereleri işgal edilmemişki. Kendi öz vatanlarında düşmanlarının bayrakları dalgalanıyor. Düşman gezer vatan topraklarında. Daha bununlada kalmazlar hapishane hayatı yaşatırlar. Müsaadeleri kadar insan yerine koyarlar. Müsaadeleri kadar varsın düşmanlarının.
Bu aralar Keskin bir taş gibiyim. Çarptıkça, kendimi acıtıyorum. Dedemin anlattıklarına gidiyor aklım. Dalıyorum hep uzaklara. Filistin’i düşünüyorum, Gazze’nin şehidlerini, yitirilen namusları, çırılçıplak soyunan müslüman esirleri ve dahada fazlasını söyleyeyim organları alınıp, derileri soyulup şehid edilenleri düşündükçe ülkemin neler yaşadığını azçok kestirebiliyorum dedemin anlattıklarıyla. Ülkemiz çıktı bu kötü günlerden, Allah’tan ümid ederim ki filistinde kurtulur. Bu vahşetten bu soykırımdan.
Bazen ihtiyacımız olan tek şey bir el ve bizi anlayacak
bir yürektir.. Allah nurunu tamamlayacaktır. Bu kadar kandan, bu kadar gözyaşından, bu kadar şehidden sonra Allah; bir El , bir Yürek çıkartacaktır. Doğacaktır bu sancılı süreçten bir kahraman, bir yiğit.
İnsanın kendi içinde bir durak bulması gerek. Çöl ; yağmuru özlemez. Ne demiş Tarık Tufan ; “ insan kaybettikleriyle insandır”. Dünyadaki hiç bir mesafe kaderin bir birine yaklaştırdığı insanlara engel olamaz. Nasipte varsa yedi kat yerin altında bile olsa , aşık; maşukuna kavuşur. Diner göz yaşları, bulanık akan sular durulur, saçı başı toz olmuş vucudu kan revan içerisinde kalmış olan, göz yaşları içerisinde içini çeke çeke ağlayan o çocuk güler birgün.
“ birruh biddem nefdike ya Aksa!”
"بالروح بدم نفديك يا اقصي"
Yani “ kanımız ve canımız sana feda olsun ya Aksa!” Bu sloganı Filistin için yürüyüşe katılmış hemen hemen herkes bilir. Ama anladım ki yüreğimizde feda edilen kanımız ve canımız değil Filistin davasının kendisi olmuş. Hemde bu feda ediş öyle usulcacık ve sessiz olmuş ki , sloganlar atmaya devam ederken hala, tek yürek bu davanın arkasında olduğumuzu sanırken daha Filistin’in yitikliğine dair zımni bir kabullenişin içinde bulduk kendimizi. Biz birbirimizle uğraşırken adamlar çalışmışlar, iki milyar müslümanı etkisiz ve yetkisiz hale getirmişler.
Yediğimiz gıdalar ile bedenimizi bozmuşlar. Kendi sözde ülke olan ( İsrail) Açmış oldukları islam üniversitesiyle ruhumuzu bozmuşlar. Kütlesi olmayan ama çok yer kaplayan pamuğa dönmüşüzde haberimiz olmamış.
Sözün gümüşü düştü,
Sükûtun altını sahte.
Her şey yalan dolan ve maske, Çıkmasaydın dışarı keşke..
Ey ruhum kalsaydın kafeste...diyorum bazen kendi kendime.
Neyse sözü fazla yormayalım bu haftaki son sözüde Ehli İrfan'dan dinleyelim.
“Herkes, herkesi suları durgunken sevmeye alışmış…”
Esen kalın güzel insanlar.