Değerli okurlarım bu haftaki yazımı Filistin ve Gazze’ye ayırmadım. Bir arkadaşımın sözü üzerine gözlemlediğim durumu aktarmaya çalışacağım. Doğrular Allah’tan, hata ve kusurlar bizden.
Eğer umudumuzu kaybedersek işte en büyük felaket budur. İçinde bulunduğumuz durumdan daha kötüsü umudumuzu kaybetmektir. Şartlar ne olursa olsun, içinde bulunduğumuz durum ne kadar kötü olursa olsun umudumuzu kaybetmememiz lazım. Çünkü Müslümanız! Müslüman Allah'tan umut kesmeyen insandır. Allah ise her şeye kadirdir. En kötü şartta da olsak hiç umut kalmamış olsa da Allah onu değiştirir ve hayal bile edemeyeceğimiz bir yere getirir. Onun için bizim hiç bir şart altında umudumuzu yitirmemiz gerekmez. Umudunu yitiren artık her şeyini yitirmiştir. Geleceğinde bir umut bulmayan insan, bugününü de, haysiyetini de, şerefini de kaybetmiştir. Onun için biz her hal-ü şartta umudumuzu kaybetmeyeceğiz... demiş bir yazısında Sezai Karakoç….
Bu gün ise umutlarımız; İdam sehpasında hapşıran mahkuma..
Çok yaşa demek gibiydi bazı umutlar ve umutlarımız.
Çok yaşa demek gibiydi bazı umutlar ve umutlarımız.
Müslümanlar olarak hayatımıza bir çekidüzen vermemiz lazım. Çünkü “ müslüman “ özel insan demektir. Mödel insan demektir.
Ayşe Akatlı hocamızın bir lafını dinlediğimde, açıkçası gönül koymuştum ama söyleşinin tamamını dinleyince hak verdim. O öyle demişti. “Müslümanlık sokak işi değil , Müslümanlık farkındalık ister, tefekkür ister, sabır ister yerine göre candan ve maldan geçmek ister. Bunları ayırt edebilecek akıl ister.
Çünkü yaratan bize “ müslüman “ adını vermiş. Bu ad sorumluluk ve hassasiyet ister.
Ne kadar çıkmazda olsakta; bizim bir güvencemiz vardır. “ALLAH” tır o güvence.
Ve deriz ki ;
Ey gece;
Karar kararabildiğin kadar..!
Benim avuçlarımı açtığım, her derdime derman Rabbim var..!
Karanlık geceyi ay'dınlatana,
Elhamdulillah.. der ve yolumuza devam ederiz. Tıpkı Gazze gibi, Filistin gibi , Doğu Türkistan gibi.
Ey gece;
Karar kararabildiğin kadar..!
Benim avuçlarımı açtığım, her derdime derman Rabbim var..!
Karanlık geceyi ay'dınlatana,
Elhamdulillah.. der ve yolumuza devam ederiz. Tıpkı Gazze gibi, Filistin gibi , Doğu Türkistan gibi.
Geçenlerde hepinizin bildiği gibi bir insan , bir müslüman katledildi. O kadar çok şeyler konuşuldu ki arkasından müslümanlara yakışmayan türdendi konuşulanlar. O konuşanlara burada yer vermiyceğim çünkü sizler az çok haberdar olmuşsunuzdur.
Ölünün arkasından , “iman ölçer”olmayı bıraksak iyi olur.
Biz kimsenin Rabbi değiliz ki yargılama yetkisi biz de olsun.
Hele de kimsenin kalbini açıp da bakmadık içine.
Allah ; bütün geçmişlerimize rahmet eylesin.
Mağfirete mazhar olanlardan eylesin, varsa taksiratı affetsin Rabbimiz...
Mağfirete mazhar olanlardan eylesin, varsa taksiratı affetsin Rabbimiz...
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
Biz Allah'tan c.c geldik ve yine ona döneceğiz.
Ülkemizde sevilen, kendine has şivesiyle Diyarbakır Ulu Camisinde ve her yerde Allah'ın c.c. rızası için İslâmı anlatan, irşadda bulunan, vazu nasihat eden Allah'ın c.c. sevgili kullarından Ramazan Hocamız kardeşimiz ; çay ocağında namaz kılarken bıçaklanarak şehid edilmiştir.
Allah c.c. Ramazan Hocamıza, şehidlerimize ve geçmişlerimize rahmet eylesin, kabirleri cennet bahçelerinden bir bahçe, mekanları cennet olsun.
"Hakkı gel sırrını eyleme zâhir
Olmak ister isen bu yolda mâhir Harâbât ehlini hor görme zâkir Defîneye mâlik vîrâneler var" demiştir (Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.)
Biz bize düşen ile uğraşmıyoruz, Allah’ın soracağı sorular üzerinden yorum yapıyoruz. Bazılarıda öyle korkak ki önceki söylemleriyle sonraki söylemleri bir birini tutmuyor.
Farkında mıyız ?
İnsanız ya işte
Hevesimiz dünyalık şeylere...
Hepsi boş, hepsi beyhude
Oysa mana çok, çok derinlerde;
Özde,
içte,
ince,
inceliklerde...
Hevesimiz dünyalık şeylere...
Hepsi boş, hepsi beyhude
Oysa mana çok, çok derinlerde;
Özde,
içte,
ince,
inceliklerde...
Neyse dostlar. Bir müslüman olarak,
Allah'a inanan insanların birbirleri için de güvenli sığınaklar olabilmelerini diliyorum yeniden. .
Esen kalın , güzel insanlar.