Yaşam kaynağımız olan su, ne kadar süre daha bizi idare edebilecek?
Küresel olarak ele alırsak su tüketimi her geçen gün artıyor. Ayrıca küresel ısınma nedeniyle de iklimdeki değişim, aşırı hava olaylarının sıklaşması ve temiz su kaynaklarının kirlenmesi, tatlı su kaynaklarının giderek tükenmesine neden oluyor.
Ne yapılabilir? Bu zamana kadar neyi göremedik, neden geç kaldık? Hala şanslı mıyız? Bu sorular sürekli kafamı meşgul ediyor. Çünkü dünya ülkelerinin üçte birinin suya erişimi yok veya çok kısıtlı. Aslında bu ülkelerin yer altı kaynaklarını da kullanmasına engel olan yine biz değil miyiz? Biliyor musunuz? Dünya nüfusunun yüzde 18’i günümüzde temiz suya ulaşamıyor.
Bu etkenler göç ve salgın hastalıkları da beraberinde getiriyor. Afrika ülkelerini düşünelim, birçok yardım kuruluşları tarafından su kuyuları açılıyor. Susuzluğa bağlı olarak kronik açlık ve çocuk ölümü oranlarında hızlı bir düşüş sağlanıyor. “Ölüm oranı” ne kadar basit bir kelime, ölümü bir oran olarak düşünebilmek incitici.
Konumuza dönecek olursak su hayatımızı yaşamamızı sağlayan, sağlımızı tehdit edecek birçok olayın önüne geçebilmektedir.
Türkiye Tatlı Su kaynakları açısından ne durumda? Yer altı su kaynaklarını hangi bazda, ne kadar kullanıma açılabiliyor? Bu sorulara verebilecek cevaplarımız kısıtlı aslında.
İyileştirmemiz gereken birçok kaynak ve düşünce var. Kesintiler ile veya geri dönüşüm ile kurtarılabilecek bir olay mı? Bilmiyoruz. Kendimize de sormamız gerek, ‘gün içerisinde ne kadar su tükettim?’ ‘Şu an suya erişimim var, peki gelecekte?’
Aslında Türkiye etrafı denizlerle çevrili, göller, akarsular ve yer altı sularına sahipte olsa da, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil, tam tersi yılda kişi başına bin 519 metreküplük su miktarı ile su fakiri olma yolunda ilerliyor.
Bu arada, iklim değişikliğinin yarattığı olumsuzluklar neticesinde, kuraklık da kapıda görünüyor.
Bahsedildiği üzere, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 2025 yılında su stresi yaşayan ülkelerin oranı yüzde 34’e, su kıtlığı yaşayan ülkelerin oranı ise yüzde 15’e ulaşılabilir ayrıca 2050 yılında 9,4 milyara ulaşması öngörülen dünya nüfusunun yüzde 40’ı su sıkıntısı çekebilir.
Bu nedenle sadece kendimiz için değil, gelecek kuşaklar ve diğer canlılar için de temiz tatlı su kaynaklarını korumamız gerekir. Bu konuda Birleşmiş Milletler tarafından farkındalık oluşturmak amacıyla 22 Mart tarihi her yıl Dünya Su Günü olarak kutlanıyor.