Değerli okurlarım hatırlayacağınız üzere, bu haftaki yazımız yine “aşk” yazımızın devamı olacak, haydi o zaman “ AŞK” ile.
Aşk; öyle bir duygudur ki canlar, adamı görmeden sevdirtir. İsmi geçsin, özellikleri anlatılsın yeter. Doğduğu yer, yaşadığı yer, çalıştığı yer konuşulsa, kişinin yüreğini fırtınalar kaplar. Onun İçin “aşk”; bizim hem varlık âlemimiz hem de yokluk âlemimizdir. Bundan dolayı derler ki “Aşkta ayrılık olmaz”. Evleneceğimiz kişideki “aşk”, ilahi aşkın kaynağıdır. Aşk insana bilmediğini öğretir, görmediğini gösterir, hatta varlığını yok edip o görmediğin kişinin sadece ismini bilirsin. Soyunu nesebini ne yaşadığını nasıl yaşadığını bilmezsin. Bunu kişide doğuran şey işte “aşk” tır.
Aşk; erdiricidir. Mesela “Allah” ile bilgileri okursun. İlimlerini, zati, sübutu sıfatları okursun. Ama bilgilerini okuduğun zaman kişide yalınlık, ifade eder. Sadece bilir. Aşk ile okuyup, aşk ile gördüğünde bütün araçlar ikincil duruma düşer. Ortadan kalkar. Konuya şöyle bir anlam katarsak umarım bu konuyu daha iyi anlarız. Mesela Amerika’ya gittin mi? Gitmedim ama okudum. Yazdım, öğrendim deriz. Yalnız giden kişi, Amerika’yı görmüş, mimarisi hakkında, kişilerin birbirleriyle ilişkilerinde, doğasından, aklımıza hangi özelliği gelirse onu görmüş ve bilgi sahibi olmuş orada o an yaşıyormuş gibi bize anlatır. Hani bildiğimiz hakkel yakîn, ilmel yekîn. Aşkı; bu iki özelliği bir özellik kılar. Hakkel yakin O’nun bilgisini kalbe indirir. İşte o zaman bütün duyu organlarımız başka çalışır. Bu çok ilginçtir. Hatta siz değerli okurlarımda şahit olmuştur. Kişi; aşık olduğu zaman sokaktaki insanları kucaklayası gelir. Selvi boylum al yazmalım filminde, Kadir İnanır’ın feryatlarını seyretmişsinizdir. Öyle der “duyun dağlar, duyun taşlar, heyyy sakallı keçi sende duy.
Aşık oldum aşık “ der. Bazen sokakta gençleri görüyorum. Sokaktan geçerken mırıldanmış olduğu şarkının sözlerini duyarım ve bu şarkıyı mırıldanan gencin yürüyüşü bile değişiktir. Çünkü o aşkı tüm benliğinde yaşıyor. Hal böyle olunca kişiyi halden hale sokuyor. Bir gün hiç unutmam kırmızı ışıkta duruyorum, en solda ilk sırada bir grup genç karşıdan karşıya geçerken, gencin birisi arkadaşlarından ayrılarak sol dış aynadan yüzüne baktı, elleriyle saçlarını taradı. “ nasıl abi saçlarım “dedi. “Çok güzel yiğidim” dedim. Aşık mısın? Dedim. Gülerek sevinçli bir şekilde “evet” cevabını verdi. Bu “aşk” I bilmeyen kişi o gençleri aşağılar ve onlara değişik bir gözle bakar. Deli midir? Nedir? Gençlik bitmiş gibi laflar duyarız. Hâlbuki bu gençleri eleştiren kişi Aşk” I asla tatmamıştır. Aşkı tadan kişi ise o gencin halinden anlar. Çok güzel ve tatlı bir şekilde gülümser. Ve bu olayı çok normal görür. Kendisinin yapamadığını o yapmıştır çünkü.
Aşk; insanın Allah’ü Teâla ya olan varlık bağıdır. Temel bir bağdır. Mesela kişi; namazı sevmeden istemeden kılabilir. Orucu sevmeden tutabilir. Ama sevgi bir başkadır. Sevgi her şeye yakınlık katar. Bir samimiyet katar. Mesafeleri aradan çıkarır. Bir nevi yüce Rabbimizle arasında hiç bir engel kalmamıştır. İşte kişinin ibadetlerini sevip sevmediğini hal ve hareketlerinden hemen farketmiş oluruz.
Değerli okurlarım sizleri sıkmak istemiyorum burada yazıma son verirken yazıma önümüzdeki haftada devam edeceğim. Başarı Allah’tandır. Hatalar bizden.
Aşkla kalın. Aşkla yaşayın.
Aşkınız, aşkımız bâki olsun.