Değerli okurlarım. Yazıma Hz Yusuf’a ait olan bir sözle giriş yapmak istiyorum. “Aşk kutsaldır, kirli gönüllerde yuva yapamaz” der ve aşkın nasıl yüce, temiz ve saf duygular içerdiğini vurgulamıştır.
Aşk yüce bir değer olmasa; sen burada, sevdiğin kişi uzaklarda olsun, peki bu kadar mesafede olan birisini andığın zaman, nasıl olurda bir anda, o kişiden haber alırsın. Aklına geldiğinde seni arıyor. Ta uzaklardan. “Şimdi ben arayacaktım seni” dediğini birilerinden ya da bu duyguyu tattıysak başımıza geldiğinden anlarız. Hemen deriz ki” kalp kalbe karşıymış”. Büyük usta Neşet Ertaş’ın kaleme aldığı o muhteşem sözü burada zikretmeden geçemeyeceğim. “Gönülden gönüle bir yol vardır. Bilinmez” der ne güzel ifade etmiştir. İşte aşk budur. Yaşamak, ve yaşatmak gerek. Bunu yakaladıysan “aşk” tatmışsın demektir. Mesafeleri yok eden duygudur Aşk. “Gurbet aşkın körüğüdür” derler eskiler. Kişi sevdiğinden ne kadar uzakta olursa, hasreti de o kadar büyük olur derler. Kişinin Şevkini çoğaltır.
Allah’ın “gaip” olmasının belki de en büyük hikmeti budur. Allah-u Teala’ya kavuşma hasreti, dünyada çok büyük olur. Ama kim için? Allah’ı sevenler için. İşte aynı noktaya geliyoruz. Sevmek. Aşk ile sevmek. Nice aşıklar rabbimize hasretlerini şiirlere dökmüşler. Ölümü sevgiliye kavuşmak adına bir araç olarak görmüşlerdir.
Değerli okurlarım ;yazıma burada son verirken Allah müsaade ederse önümüzdeki hafta yine 'Aşk'tan söz etmeye devem edeceğiz. Kalın sağlıcakla.