Yeryüzünün Halife’si olma şerefine nail olan kıymetli okurlarım. Bu haftaki yazımı Sezai Karakoç hocam için ayıracaktım yazımı ama aşk üzerine yazımı yazacağımı siz okurlarıma bildirdiğimden dolayı yazımı, aşk üzerinden konuşmaya aşk üzerinden yazmaya devam edeceğim.
Aşk; bildiricidir. Sınırlı dünya bilgisiyle bizler çalışma ve gayretlerimiz ile bulutlar yükseliriz ilimde, bilimde, teknolojide vb. Aslında öyle değildir. İnsanın en içsel bilgileri en isabet kaybettiği zorlu sınavlardan geçtiği şeylerin kesin aşk ile yükselen şeylerdir. Takvanın aşk ile irtibatını Allah (C.C) bizlere Kur’an-ı Kerim’de sunmuştur. Peygamberimiz ise, “Bildiğiniz ile amel ederseniz, Allah(C.C) bilmediğinizi size öğretir” demiştir. Yani muhabbet, sevgi, aşk kulluğun yapı taşlarıdır. İman bizim yapı taşımızdır. İnsana aşk ile bağlanırız. Büyük usta Neşet Ertaş’ın şöyle bir konuşma yaptığını bir söyleşisinde insanlığa şöyle seslendiğini duymuştum; “Bizler yazılan her şiiri bestelenip okuyamayız, biz aşk erlerinin şiirlerini besteler okuruz. Aşk kanalından gelmeyen biç bir şeyi okuyamayız” demişti.
Aşk; aynı zamanda insanı insan eden bir şeydir. Yoksa insanı insan eden sureti değildir. Bunlar insanın şekildir. Yalnız o şeklin içindeki öz,(aşk) insanı insan yapar. Dolayısıyla aşksız bir hayat köksüz bir ağaç gibidir. Yeşerir mi yeşermez, köksüz kuru ağaç. Genellikle bizler hayatımızda bunun çok örneklerini görmüşüzdür. Okumuş olanlardan bazıları belli bir makama gelenler “aşk” sız olduklarından kendilerini kasarlar, bir şey olduklarını sanırlar. İnsanlarla muhabbet üzerine konuşmayı gayri ciddilik olarak algılıyorlar ya da algılarlar. Aslında muhabbet üzere algılamaları gerekmez mi?
Muhabbet gözüyle bakmaktan gerçekten kopmuşuz o yüzde çok soğuk o yüzden teneke gibi insanlar olmaya başladık. Bundan çok korkarım. Çünkü biz “El Vedud” un kullarıyız. Mevlevilerin en büyük zikridir. “Ya vedud” aşkın kaynağıdır. Zaten ismi Şerif’tir, Cenab-ı Allah’ın. Bütün aşkın kaynağı Allah’tır. Bütün ilimlerin kaynağı yine Allah’tır. Kul için her işin bir “aşk” yönü vardır. Adem olmak için “aşk” yolunu bulmak lazım. Aşk yolu çileli bir yol, kınamalı bir yol, zahmetli bir yol çileli bir yol. Böylelikle Allah sevdiğini yüceltiyor. Sevilecek bir adam değilken sevdiriyor. Hz Ömer. Çekilmez bir adam ilken hidayete ermeden önce. Hidayete erdikten sonra mübareğin iki gözlerinden yanaklarına oradan yüzüne doğru gözyaşlarından “iz” kalmış. Olduğu söyleniyor. Bu kadar cesur ve cengaver bir adam o muhabbetle ve Aşk ile bu hale geliyor.
Allah’ın kulu. Muhammed (S.A.V) ümmetiysen önce seveceksin ama sevgide ittibayı gerektirir. Bu da velayete yol açar. Ne mutlu bu yolda olanlara ve olmak için çaba sarf edenlere.