Dostlar; bir seneyi aşkın, siz değerli okurlarım ile haftalık olarak gönüllerinize ve gözlerinize naçizane olarak dokunmaya çalıştım. Yazılarımızın ana gayesi, “ben kimim? Neyim? Bu alemde olmamın anlamı ne?” gibi soruları sorarak bir farkındalık oluşturmak istedim.
On Nisan pazar günü sabah namazından eve geldiğimde ülkemizin fikir insanı Necip Fazıl Kısakürek’in hayatından bir bölüm okurken, çok güzel bir yazısıyla karşılaştım. Üstat nede güzel anlatmış. Beni, seni, onu, bizleri, sizleri ve onları. Buyurun bakalım; ben hayran kaldım fikrine, bu haftaki yazımı ehline ayırmayı uygun gördüm. Bakalım sizlerde hayran kalacak mısınız? Bana da haklılık payı verecek misiniz? Tefekkür üzerine yazılmış şiirine
Yıllardır kendimi,
güya tanırdım;
Sanık ben,
yargıç ben,
hep aklanırdım.
Şeytanı,
en büyük
düşman sanırdım;
Ondan da beteri..
Nefsimmiş meğer...
Gönlümü,
hevaya kaptıran oymuş,
Şuuru
şehvete saptıran oymuş,
Tutkuları,
putlar yaptıran oymuş,
En sinsi düşmanım.. Nefsimmiş meğer...
Övgü dolu
sözlerine kanmışım;
''Kalbin temiz'' demiş,
gerçek sanmışım.
Hakk'ı ancak,
zor günümde anmışım,
İçimdeki nankör.. Nefsimmiş meğer...
Öyle
sevdirmiş ki, dünyayı bana;
Saraylar kurmuşum, üç günlük cana.
Heva heves
denen,
çöplükten yana
Beni sürükleyen.. Nefsimmiş meğer...
Meyhane meyhane, hayal kurmuşum,
Çamurlu yollarda, yalpa vurmuşum,
Adresi hep, münafıktan sormuşum;
Koynumdaki yılan.. Nefsimmiş meğer...
Dalmışım..
Her akşam cümbüşle meşke,
Kalmamış
dilimde,
riyadan başka.
Bir kadehlik,
ömrü olan bir aşka;
Beni kul eyleyen.. Nefsimmiş meğer...
Tutkuya döndükçe, giyim markası,
Yerde paspas olmuş, hayâ hırkası.
Kuşatmış kaleyi, şeytan fırkası;
İçindeki casus.. Nefsimmiş meğer...
Ne kadar soyarsa, insan bedeni;
O kadar
olurmuş,
güya medeni.
Bu afyonu
bir çağdaşlık nedeni,
Diyerek yutturan.. Nefsimmiş meğer...
İkbal
korkusuyla, kıstırmış beni,
Kur'an kapısına,
küstürmüş beni,
Zulüm karşısında, susturmuş beni;
Nefsimin zalimi.. Nefsimmiş meğer...
Namaza, ''Bayramlık''
fetvası veren,
Kullukta, ''Mevlid''i yeterli gören,
Farz dururken, nafileyi gösteren;
Dalalet rehberi.. Nefsimmiş meğer...
Ağzım bağlı, güya oruç tutmuşum,
Haramları, gözlerimle yutmuşum.
Seher vakti, yorgan döşek yatmışım;
Secdeye musallat.. Nefsimmiş meğer...
Bağ bahçede, hasat vakti gelince;
Hesaplar yapmışım, inceden ince,
Lakin, Allah için zekât denince;
Elimi bağlayan.. Nefsimmiş meğer...
Vermişim, ''Ne cömert'' desinler diye;
Üç beş çürük çarık, güya hediye.
Arkasından, dilenmişim methiye;
Bu alkış delisi.. Nefsimmiş meğer...
Komşuda
katık yok,
ben tok yatmışım,
''Tembel'' demiş, gıyâbında çatmışım,
Şefkat dersi vermiş, nutuk atmışım;
Bu sahtekâr maske.. Nefsimmiş meğer...
Kur'ân ehli görmüş, küçümsemişim,
Üstelik cür'etle ''Yobaz'' demişim.
Nice kul hakkını,
böyle yemişim;
Oysa gerçek yobaz..
Nefsimmiş meğer...
Necip Fazıl Kısakürek
Mekanın cennet olsun. Koca çınar. Öyle ise buyurun dostlar. Bu güzel zaman dilimlerinde mübarek Ramazan ayında, yapmamız gerekenleri büyük harflerle şöyle sıralayalım
Kendimizi; Kur’an ayında vahiyin rahmet yağmuruna bırakalım. işlesin yüreğinize, yüreklerimize ve inelim hıralarımızdan.. ve yürüyelim resulce geceden aydınlığa doğru şehrin sokaklarında ve yeniden bir doğum gerçekleşsin yeniden.
Yeniden umutlar yeşersin ,modern cahiliyenin kirliliklerinin arasında. Yeniden bunca dikenlerin, bunca yabani otların arasında İslam’ın gülleri yeniden tomurcuklansın.
Sıyamlarımız ( oruçlarımız) kalkanımız olsun, sabır olsun. bizleri taşırken kutlu nebinin, nebice yürümelerine. Takva azığımız olsun heybemizde ve “selam” olsun insanlığa her an sözümüz. Esen kalın dostlar.
Teşekkür ederim. Muhammed amcam.
Elinize emeğinize sağlık hocam. Görüşmek üzere.