Gel gör ki hâfız dalga dışarda, fırtına içimizde kopuyor. Ne oluyor bu insanlığa, nereye gidiyorlar. Zulum, kötülük ve çirkinlik artık o kadar ayan beyan ortada ki; insan hala yaşayabiliyor ve insanım diye ortalıkta gezebiliyor.
Ve bu canlı insan organizması kendi egosundan kendinin düştüğü rezilliği göremiyor.
O kadar yüzeysel yaşanıyor ki, yaşanılan hayatı, kendisi olmayan kişiliksiz yaratıklar, hem kendilerinin kişiliklerini bozdular, hem de iradesi zayıf insanların ahlakını ve kişiliklerini bozdular. Bu bozuluş yeryüzünde fesat çıkardı.
İnsanların kanını donduran olaylar yaşanıyor bu gün yeryüzünde. Hele hele aklım, aklım almıyor, bu yaşananların ülkemde yaşanmasını.
Bu rezillikleri cahili cahilce yapıyor, okumuş kitle de kendine göre yapıyor. ( dünyalık zevk, para vb).
Öyle ise bu toplumu nasıl uyandırmak gerekir. Bu toplumu nasıl insan olma bilinciyle tekrar barıştıra biliriz sorusu geliyor aklıma. Bütün uyuyanları uyandırmak İçin bir uyanık yeter. Bilinçli olan kişilerin, içinde vefa duygusu ölmemiş insanlara çok büyük görevler düşüyor. İnsanlığa rol ve model olacak. Bu rol ve modelini ise insanları cahiliyyeden ve cahili sistemlerden kurtaran kutlu Nebi, Kutlu insan.
İnsanların bir hatasını bulalım diye hayatını okuyanların hayatını kurtaran Hz Muhammed’den başkası olmayacaktır.
Uçurtmalar rüzgâr gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler. Öyleyse;
Güzel İnsan olmak bütünlük ister;
Yüreğiyle..
Duruşuyla..
Karakteriyle...
Güzel insan aramakla, insandaki güzelliği aramak arasında ince bir çizgi vardır. Demiştir Bir yazısında Farid FARJAD.
Mükemmel bir birey ancak mükemmel bir toplum içersinde yetiştirilebilir.
Eğer kişi sadece kendisi için çalışırsa ünlü bir bilim adamı, büyük bir düşünür, çok iyi bir şair, müzisyen olabilir. Ama asla mükemmel bir insan olamaz. Tarih ancak ortak çıkarlar için çalışmış insanların yüceliğini kabul eder.
En mutlu insan en fazla sayıda insanı mutlu eden insandır. Karl Marx
Esen kalın güzel insanlar.