“Yusuf’un gömleğini alıp götüren hiçbir şey hissetmedi ama Yakup onda Yusuf’un kokusunu aldı. Şeytanlar levhi mahfuzun etrafını gezerler de zerre miktarı koku alamazlar.” Mevlana’nın söylemiş olduğu bu güzel düşünceyi dile getirdiğini okumuşum çok önceleri.
Dostlar şunu bilir ve inanırım ki; kim Allah’ın çizmiş olduğu yolda ilerlerse, o kişinin yaşantısı; örnek.
Sözleri ‘rehber’.
Hayata bakışı; çok net oluyor.
Öyle değil midir ki; Biliriz ki rabbimize her gittiğimizde elimiz boş dönmeyecek ya gönlümüze inşirah, ya dualarımıza icabet. Ya da düşüncelerimize hakikat bahşediyor.
Harun Reşid ölüm yatağında iken kardeşlerine; "defnedileceğim kabri görmek istiyorum", diyor. Kardeşleri, onu kabre kadar götürürler. Harun Reşid, kabre bakarak ağlar ve Sonra çevresindeki insanlara yönelerek:
"Malım-mülküm, bana fayda vermedi; bütün gücüm saltanatım yok olup gitti" (Hâkka, 28-29) ayetlerini okudu ve başını sema'ya kaldırıp ağlayarak şunları söylemiş.
Ey mülkü yok olmayan Allah’ım! Mülkü yok olup gidene merhamet et.
Ey Müslümanlar! Sizler de şunu bilin ki: gece ne kadar uzun olursa olsun, fecrin doğması kaçınılmazdır. Ömür de ne kadar uzun olursa olsun, kabre girmek kaçınılmazdır. Ey Allah’ım! dünyada ve ahirette bize merhamet et!!!
Ya dostlar! Şu hakikata bakın ne güzel bir düşünce şekli. Ne kadar güzel bir açıklayış hayatın şeklini.
Ne kadar güzel sözler, kendinden sonra gelen insanlığa.
Bu gün ise hayıflanarak içimden geldiği gibi sesleniyorum kendi kendime, “Nedir bu insanların hali Allah'ım”.
Herkes birbirini dağıtıp sonra da sana (Allah’a) emanet ediyor...
Çok zor zamanlardan geçiyoruz dostlar. Allah elimizi bırakmasın.
“Zor tutuyorum kendimi, dökülmemek için” dediği gibi
İbrahim Tenekeci’nin tam da buradayım işte. Zor tutuyorum kendimi, dökülmemek için.
Esen kalın. Yarının dünyasını ihya etmeye çalışan güzel insanlar.
Çok güzel yazı olmuş yazanın emeğine sağlık aklına sağlık