Dostlar; insanlık olarak bizler, toplumun yer geçen gün kötüye gittiğini söylüyoruz ve bu durumun üzücü olduğunu biliyoruz. Yalnız yapmamız gerekenler konusunda düşünüp bir çare, bir fikir üretemiyoruz. Eylemlerimizi aktif hale getirmiyoruz. Eylemlerimiz sadece söylemlerde kalıyor.
Yüce Allah’ın
“bir toplum kendisini değiştirmeden Allah o toplumu değiştirmez”
Ayetini ciddiyetle tekrar tekrar okuyup, kafa yormuyoruz. Oysaki bu ayet ve bu ayete benzer ayetler, bizlere bir kurtuluş yolu açılacaktır. “O” ayet ve diğer ayeti kerimeler, özetle bizlere şunu söyler.
Çaba sizden olacak,
Gayret sizden olacak,
Değişmek için uğraşacaksınız,
Üstlendiğiniz konuda yapmanız gerekenleri yapacaksınız,
Onları tekraren Allah’a havale edip hareketsiz kalmayacaksınız.
Allah; müspet veya menfi anlamıyla değişimi insana yüklemiştir.
“Ey insanlar Siz kendinizi değiştirmeden benden değişme iradesi beklemeyin ”diyor.
Ama biz diyoruz ki;
“Biz Rabbimize ağlarız, yalvarırız o da bizleri değiştirir ”zannediyoruz.
Hâlbuki biliyoruz ki; kötülüklerin arttığı bir ortamda iyi insanların pasif kalması, kötülük karşısında sessiz kalması, rabbımızın gazabını kaldırmıyor. İyiler sessiz kaldığından kötülerle beraber helak olunan kavimlerin hayatlarını okuruz ama eyleme geçiremeyiz.
Bu tutum ve davranışlarımız, Allah’ın temel yasasını ciddiye almamak demek olur.
Değişimi; kendimizde yapmamız gerekirken, değişimi başka yerlerden bekliyoruz. Oysa değişim bizden kaynaklanmalıydı. Çoğumuz ortamın değişmesi için “ Mehdi” bekliyoruz. Oysa değişimin bizden başlamasının gerektiğini vurguluyor , yüce yaratıcımız.
Yine peygamberimizin bildirdiğine göre; yüce Allah (cc) kudsi hadisinde bizlere şöyle haber verir. "Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim." Buyurmuştur. Bütün bulara baktığımızda ortamın değişmesi bizlerin değişmesine bağlı. İlk hareketi bizim yapmamıza bağlı. Sonra bizleri ya izzetli bir hayat , yada yada izzetli bir şehadet bizleri bekler.
Zaten bizlere rehber ve rahmet olarak gönderilen peygamberin hayatına baktığımızda bu olayı daha net görürüz. İlk vahyi alan peygamber, Hz Hatice annemize “ üzerini örtmesini söylemiş “ sonra gelen vahyin son nebinin harekete geçmesini bildirmiş “ kalk ve uyar “ diye ihtarda bulunmuştur. Demem o ki; insanlığın huzur bulması, adaletsizliğin ortadan kalkması, zulmün ve haksızlığın son bulması , insanlığın huzur ve Saadet içinde yaşayabilmesi için ,imanın Pasifik’ten kurtulup aktif olması gerekir.
Ne mutlu bu gerçeği kavraya bilenlere. Esen kalın.