Yaşayan insanlığın hızla, sonsuz bir hayata doğru gidişini ve yaşadığımız bu hayatı aklı başında olan kişi ve kişilerin düşündüğünü biliyorum dostlar.
Bu gidişte insanlığın, kendi nefsinin, hava hevesleriyle hareket etmesi kişi ve kişilerde boşluklara neden oluyor. Bu boşluklar insanda travmalar oluşturuyor. Bu travma sonunda, aklı ile düşünemiyor, gönlü ile sevemiyor insanlık.
Bu gün insanlık. Daha şimdiden (dünyada) kendi cehennemini yaşıyor. Korku, telaş, umutsuzluk içinde. Başını ne tarafa çarpsa, çaresizlik içinde. Oysa bilmiyor ki, “çaresiz değilsiniz. Çaresizsiniz”. Çarenin kendisi olduğunu, çarenin kendi içerisinde saklı “ruh” ta olduğunu.
Kendisine bir çare bulmak İçin, koskoca kayaların oyuklarına sığınıyor insanlık. O çaresiz haliyle kurtarıcı diye sığındıkları her şey kendi putunu oluşturuyor. Bazen oluyor ki yâda anlıyor ki sığındığı o sahte putu da, kendisini terk ettiğini görüyor. İşte o zaman, kendisini bir ateşin ortasında yâda bir çıkmazın içinde buluyor. Bu gün insanlık; ipini koparmış teşbih taneleri gibi ayrıldılar. Kimsenin kimseden haberi yok. Bu dağılma, bırak kabileleri, milletleri, ülkeleri, bölgeleri, illeri, ilçeleri, köyleri, aileleri bile dağıttı. Aile bile, bilmiyor, bir çatı altında yaşadıkları kendi kanlarının ( oğul ve kızlarının) nerelere kadar dağıldıklarını. Bu kişiler çevresinden memnun değiller. Ülkesinden memnun değiller. Kendisinden memnun değiller. Kendilerinden memnun olsalar, Allah’ın boyadığı boyanın yüzün, gözün, kaşın v.b yerlere boya vururlar mıydı? Değiştirmeye çalışırlar mıydı en büyük yaratıcının yaratmış olduğu bedeni.
İnsanlık bu gün, kendisiyle ve başkasıyla çatışma halindedir. Başkasının mutluluğunu çalarsam onu kendime mal ederim sanmaktadır. Gözü hep başkasının servetindedir. Başkalarını sömürmek için desiseler kurmaktadır. Başkalarını kendi tuzağına düşürmek için, kişi aklına göre dünya çapında çeşitli ağlar kurmuştur. Yeryüzü böyle zalimlerin örmüş oldukları ağlarla dolmuştur.
Bu cehennemi görünüm, dünya çapındadır dostlar. Bütün değer yargıları alt üst olmuştur. Her yerde kargaşalıklar çıkmaktadır. İnsan ne kendisiyle anlaşabiliyor, nede başkalarıyla anlaşabiliyor.
Cahit Zarifoğlu bir gün annesine demiş ki.
Anne.
“Eskiden ne çok kar yağardı,
yağmur az yağardı…
Şimdi kar yok;
bir yağmur yağıyor, her tarafı sel alıyor”.
O da demiş ki :
“Evladım!
Dilini sakınan yok..
Büyüğünü, küçüğünü bilen yok..
Ar yok...
Namus yok… Cemaatle namaz kılan yok…
Anaya Babaya çemkiren çok…
Bunu kar değil, sel temizler”
Öz benliğimize, öz kimliğimize, üflenen ruha dönmek ümidiyle.
Esen kalın. Güzel insanlar
Değeli hocam yine istifade ettik emekleriniz için kaleminiz için teşekkür ederim.
Bende teşekkür ederim. Hocam
Yazınızı çok beğendim kaleminizin ucundaki bilgileri okumak kendime bir şeyler katmak ve bakış açınızı görebilmeye çalışmak beni mutlu ediyor. Yazılarınızın devamını dilerim.
Teşekkür ederim