Modern dünyanın asıl yoksulluğu , kıymet bilen insanların azlığıdır. der Yusuf Genç. Bu cümle düşünen insanlar İçin çok ağır bir cümledir.
Öyle bir çağa denk geldik ki dostlar, belki de insanlığın dibe vurduğu, kardeşin kardeşi tanımadığı, yaşamanın ana gayesinin menfaat olduğu, menfaat uğruna yuvaların yıkıldığı, küskünlüğün zirve yaptığı bir hayatta yaşıyoruz.
Elbisesi temiz , dıştan görünüşü mükemmel ama kalbi kirli insanların çağına denk geldik velhasıl. Hangi yüreğin, hangi dostun kapısını çalsak bir yığın kir ile karşılaşıyoruz.
Nereye adımımızı atsak , nereye sevdiklerimizle bir adım atsak ; iyiliğin, vefalığın, dostluğun , kadir şinaslığın üzerini kaplamış toz. Bu tozu oradan temizlemek için artık nefeslerimiz yetmiyor. Toz orada o güzelliklerin üzerini öyle kaplamışki bu günün yaşayan insanı o toz kütlesini hep öyle zannediyor.
Özdemir Asafın dediği gibi; çokça yağmur yağsa , temizlenir mi şu kirli dünya.
Bilinmeyen yada gösterilmeyen her kıymet, kıymet bilenlerin kıyameti anlamına geliyor. Cemil Meriçin insanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtım. sözünün haklılığını bu gün daha iyi anlıyorum ve anlıyoruz.
Sevdiği dostuyla karşılaşan adam;
"Ahvalin Nicedir Diye Sorma Hâfız;
Ebuzer Gibi Başımı Alıp Gidesim,
Sadık Bir Dost Bulup Hirâ Da Gizlenesim Var.. durumlarını yaşıyoruz bu gün.
Öyle ise dostlar; Heykeltıraş Rodin'e sormuşlar bir keresinde: "Bu muhteşem eserleri nasıl yapıyorsun?" Rodin Bir kayayı alıp fazlalıklarını atıyorum, geriye eser kalıyor demiş.
Biz insanlar da hayatımızı kaba ve çirkin yapan bir hayli fazlalığa sahibiz; riya, bencillik, kibir, kıskançlık, merhametsizlik, küstahlık, hadsizlik vs. Biz de bunları atsak, geriye daha estetik, daha medeni, daha insan bir "biz" kalacağı kesin. Ama bir yandan da korkuyor insan:
Ya artık iyice fazlalıklardan ibaret hale gelmişsem
Tamamen kire dönüştüğü için, gittiği hamamda tellağın keseleri sonucu kese bittiğinde kendisi de kaybolup giden adam öyküsündeki misal gibi;
Ya fazlalıkları yonttuğumda geriye hiçbir şey kalmazsa! İşte o zaman iflas edersin.
Ruhumuz bedenimizde , aklımız başımızda ilken kendimizi bi tartmamız lazım. Benden nasıl bir eser çıkar diye. Unutmayalım ki bu eser hem dünyamıza hemde ahiretimize umut olsun.
Giysilerimiz bazen niyetlerin simgesi olmanın yanı sıra, bazen bir tasa, bazen bir sevinç, bazen de iffet örtüsüdür. Şık olabilmek adına kimi zaman çok ucuza, kimi zaman çok pahalıya satın aldığımız gömleklerimizin pek azı Hz. Yusufun hatırasını yaşatıyor.
Kaleminize yüreginize sağlı hocam. Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba.