"Korkarım dünyada bir zaman gele,
İnsanlar yaşaya, insanlık öle..." der
Bahtiyar Vahapzade
Yine bir yazısında Turgut Uyar ; “İnsan denilen varlıktan korkarım ben. Özellikle kalbi, vicdanı ve adaleti olmayan türlerden.”
Dostlar; insanlık eğer rabbisini muhatap alırsa, ne güzel bir insan olur. Eşrefi mahlukat olur. Melekleri bile kıskandırır. Eğer nefsani arzusunu örnek alırsa, hayatının anlamını anlamaz, düşüşte en dibi görür. Kuran’ın hitabına göre; “ aşağıların aşağısına” kadar düşer
Biz; yolunu ve yönünü Kuran’ın çizdiği, insanlığını Hz. Aişe’nin ifadesiyle yaşayan Kur’an olan aynı zamanda da, alemlere rahmet olarak gönderilen, Hz. Muhammed’den almış bir toplumuz.
İşte size o zamanlardan yaşanmış bir olay. Zeyd b. Eslem (r.a) anlatıyor; “Malını güzel bir borç olarak Allah’a verecek kimse yok mu?” ayeti nazil olunca, Ebu’d-Dahdah(r.a), Rasulullah s.a.v.’e gelerek,
– Anam babam sana feda ey Allah’ın Rasulü, Allah’ın kimseden ödünç almaya ihtiyacı olmadığı halde bizden ödünç mü istiyor, diye sordu.
Resulullah (s.a.v) Efendimiz,
– Evet, O, vereceğiniz bu ödünç şey ile sizi cennete koymak istiyor, buyurdu. Ebu’d-Dahdah,
– Ben Rabbime bir ödünç verecek olsam, o da bana ve çocuklarıma cenneti garanti ediyor mu, diye sordu.
Rasulullah s.a.v.;
– Evet, buyurdu. Ebu’d-Dahdah;
– Bana elini uzat, dedi. Rasulullah s.a.v. elini uzattı. Ebu’d-Dahdah da Efendimiz’in elini tutarak:
– Benim iki tane hurma bahçem var. Birisi Medine’nin üst bölgesinde, diğeri de alt mevkiinde. Vallahi bunlardan başka bir malım da yok. Bu iki bahçeyi Allah için veriyorum, dedi. Rasulullah s.a.v.:
– Onlardan birisini Allah için sadaka olarak ver, diğerini de kendinin ve çocuklarının geçimi için ayır, buyurdu. Ebu’d-Dahdah:
– Ya Rasulallah! Seni şahit tutuyorum: Ben içinde altı yüz tane hurma ağacı bulunan bahçelerimin en iyisini Allah için ayırdım, dedi. Rasulullah s.a.v.:
– Allah da buna karşılık olarak sana cenneti verecek, buyurdu.
--Ebu’d-Dahdah bunun üzerine kalkıp hurma bahçesine gitti. Hanımı ise çocuklarıyla birlikte bahçede dolaşıyordu.
--Ebu’d-Dahdah hanımına şu manada bir şiir okudu:
– Rabbim seni hayır ve doğru yola ulaştırsın. O bahçeden sevgiyle ayrıl. Ben onu kıyamet günü karşılığını vermesi için gönül hoşluğu ile Rabbime verdim. Kendin ve çocukların iyiliği için oradan ayrıl. Hiç şüphesiz insanın en hayırlı azığı ahirete gönderdikleridir.
Bu sözler üzerine hanımı:
– Alışverişin hayırlı olsun. Allah satın aldığın şeyi sana mübarek kılsın, dedi ve sevinç duydu.
-Sonra o da şiir şeklinde kocasını övücü sözler söyledi. Mallarının Allah-u Tealâ’ya verilmesine son derece sevindi. Hemen çocuklarını bahçeden çıkardı. Hatta o esnada çocukların aldığı hurmaları da attırdı. Ebu’d-Dahdah’ın bu yaptığına karşılık olarak Rasulullah s.a.v.;
– Ebu’d-Dahdah için cennette nice meyve dolu ağaçlar ve genişçe yerler ayrıldı, buyurdu.”
Bu gün insanlığın bu güzellikleri unutup, düştüğü durumları siz okurlarıma bırakıyorum. Ben bu günlerde Cahit Zarifoğlu’’nun “Affedin beni daldığım oluyorsa eğer. Neyleyim gönlümce değil bu olup bitenler” dediği yerdeyim.
İçimde çok büyük bir ağlamak var. Bir ağacın altında oturarak hem kendime,
hem bütün insanlara, hem börtü böceğe, kurda kuşa. Bin yıllık gözyaşıyla ağlamak istiyorum. O güzel günlerin özlemini çekerek ağlamak istiyorum. Ne deyim sizlere güzel insanlar. O güzel günler gelsin artık. Esen kalın.
İnşallah gelir o günler çok güzel yazı olmuş bayıldımmm