Bu aralar Abdurrahim Karakoç'un duasına talibim; "Sana hoş gelmeyen duygum olursa, aklımdan onları sil Allah'ım." Ve bu güzel duaya şöyle bir ekleme yaparım. “ Allah’ım; mekânın olan gönlümü seninle meşgul et, kötü fikirler, kötü zanlar koyma”
İnsanlık hali; bazen geç kalıyorsun hayata,
Nefesin tükenene kadar koşsan da,
Geç kalıyorsun.
Ya bir Sevdaya,
Ya bir Mutluluğa,
Ya da ömrünce unutamayacağın sarılmalara.
Sonra bekliyorsun
Hani olur ya belki dersin…
Bu sefer olur.
Bakmışsın ki ömür geçer.
Elinde kalan sadece bir tutam umutla,
Hayatın öğrettiği ne olduğunu bilmediğin bekleyişler olur.
Yorulursun.
Sessizliğe bürünüp,
Bu seferde ölümü beklersin.
Öyle ya insan bir tek ölüme geç kalmazmış belki de.
“Ben Allah’ın mülküyüm.
Allah’ım sen; sana ait olanı koru”. Diye dua edermiş. M. Arabi. Ne güzel dualarmış bu dualar. Güzel insanların duaları da güzel. “Kalp bir denizdir, dil ise kıyı.” Der Mevlana. “Denizde ne var ise kıyıdan o çıkar”. Öyle değil mi ki; Güzel insanların gönlü güzel olunca dili de güzel oluyor. Belki de bizim, bu zamanda unuttuğumuz hakikat bu.
Gönlü düzeltmeden dili güzelleştiriyoruz. Oda anlık bir refleks ile gönlün kirliliği ve paslığı bir anda çıkıveriyor dilden. Şok oluyor insan. Yakıştıramadığı lafları, güzel sandığı insandan işittiğinde.
"İyilere yaklaş ki,
Onlardan olasın.
Kötülerden uzaklaş ki,
Şerrinden kurtulasın." Der ilmin kapısı olan. Hz Ali (r.a)
Reset atmak gerekiyor bazen ömrümüze, gönlümüze, niyetlerimize.
Belki de bu zamanlar (Ramazan'ı Şerif ayı)
Buna en güzel vesile... Öyle ise geç kalmamak lazım kendimizi ve gönlümüzü onarma işine.
Ve diyelim. “Allah’ım Emrettiğin Gibi Sabrediyoruz;
“Vadettiğin gibi müjdele...”diyerek. Gönlümüzü inşa edelim. Kendi gönlünü inşa edemeyen başka gönül ve gönülleri inşa edemez.
“Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin.
Bir çare yok mudur buna? Ya rabbel âlemin. Der Y. Kemal. En son yazdığı dizelerinde.
Çarelerde buluşmak dileğiyle. Esen kalın güzel insanlar.