Dostlar; İnsanoğlu bazen, duygularının esiri olur. O zaman göz yaşarır, kalp hüzünlenir. Kâinatın hayat rehberi Kur’an-ı Kerim de Yüce Allah (cc) gözyaşının akıtılmasının amacını şöyle açıklar. “Artık kazandıkları işlere karşılık az gülsünler, çok ağlasınlar”. Bu gözyaşı Boşa geçen bir ömre karşılık değil de nedir? İnsanlığın ve tüm kâinatın rahmet elçisi bir kere şöyle demişti. “Benim bildiğimi bilseydiniz çok ağlar, az gülerdiniz.” İhtarlarıyla dikkatlerimizi bir yere çekmek isterler.
Öyleyse nedir bu gözyaşı? Akıtıldığında bir şeylerin farkına vardırılması gereken gözün yaşı. Günahların silinmesi, insanı kendisine getirecek, düşündürecek, farkındalık kazandıracak bir gözyaşı. İnsanda, günahların farkına varması, kendine gelmesi için akıtılması gereken yaş.
Dücane Cündioğlu’nun şu kelimeleri hala hafızamdadır. “Bedenin abdesti, su
Aklın abdesti: ilim
Nefsin abdesti: gözyaşı
Ruhun abdesti: aşk” demek ki müminin nefsinin arınması için, olması gerekenlerden birisidir gözyaşı.
Akan gözyaşımızla günahlarımızı yıkamalı, fani olan dünyanın, hayal olan eşyanın arkalarındaki hakikati görmek için akıtılan gözyaşımız bizlere bir farkındalık kazandırsın ki, o gün mahcup olmayalım. Belki de, bekaya ermek için geçilen yolu hafifletmek için gerekli olan bir hakikattir. Bu dünyanın çorak, kuru, ölü bir âlemin ötesine geçmek için gerekli bir hakikattir gözyaşı.
Gözyaşımız ile geçici dünyanın kupkuru gölgeliğini, hakikat ışığıyla aydınlatmalı, rahmet yaşıyla ıslatılmalı ve rahmet deryasına çevirmelidir gönüllerimizi. Yoksa rahmetiz, karanlık bir dünya, insanlıkta duygusuz bir hayatın yaşanmasına sebep olur. O zaman şu hakikat sözünü yaşamış oluruz. “nice insanlar gördüm, yirmi beş yaşında ölen, yetmiş yaşında gömülen”
Gözyaşı yeni bir hayatın müjdecisidir. Hakkın ve hakikatin kapısını aralar. O kapıdan gözyaşıyla girilir ki; temizlesin benliğimizi. Öyleyse bu hayat, hakikatli bir hayat.
Bu hakikatli hayatın, sen tadını çıkarmaya çalışmalısın. Seni taşlasalar da, darağacına çekilsen de, yalnız bırakılsan da, akla hayale gelmedik sıkıntı ve belalar seni bulsa da, sen gözyaşının muradına ermeye bak.
Biliyoruz ki gözyaşı; rabbin ilhamıdır, rabbin lisanıdır. Çorak dünyanın, çorak insanının çoraklıktan kurtulmaya çalışan insanlar için. Ya da insanlık için
Bu kurtuluş yolu çilelidir. Dikenlidir. Zahmetidir. Eğer bu yola girersen, ayaklarına güvenmelisin. Dikenleri göze almalısın. Abdülkadir Geylani, “bizim yolumuz dikenlidir, ayağını seven gelmesin” ihtarıyla ulvi yolculuğun meşakkatini bizlere anlatır. Beklenen büyük günde aşkın sultanları safına geçmek isteyen, şimdiden çilenin ve gözyaşının Serdarı olsun.
Ne mutlu bu yolda olanlara.
Bu yolda yürüyenlere.
Esen kalın.
Hocam şimdi bizler dünyalık için geçici hevesler için akitiyoruz o gozyaslarini ahirtimiz akibetimiz için ALLAH cc ye yönelerek akıtırızsak içimizi o zaman huzur kaplar