Dünya ya geldik, kara saç, ak defter,
Ve bir gün gideceğiz, saçlar ak, defter kara..
Her kemalin bir zevali vardır derler eskiler.
Ne; O güzel anılar kalır kişide devamlı, ne de sıkıntılı günler. Hepsi geçer. Geçmeyen ne var ki hayatta. Herkes, her canlı ve cansız varlıklar bir hareket döngüsü içerisindeler.
Bu sebeple Her zamanın, mekanın, her anın, kadrini kıymetini bilmek gerek. Çünkü Her şey; geçicidir.
İşte böyle güzel zamanların içerisinde yaşıyorum. Her anı kıymetli. Mekanı kıymetli burada düşünmek güzel, gülmek güzel ve ağlamak güzel. Gecesi ayrı güzel, gündüzü ayrı güzel. Uykusu güzel uyanıklığını güzel.
Gece, gece yarısını geçmiş. Mekke’de trafik rahatlamıştı. Hacıların hizmetine sunulan araçlar otelin önünde, Harem’e (kabeye) gidenleri bekliyor. Harıl harıl çalışıyor otobüsler. Bilmiyorum ama ben bu araçların bize göre boş ( durduğu) yerde çalışmasını israf olarak nitelendiririz. Ben ise olaya farklı bir göz İle bakar ve şuna bağlarım.
“Bak haydi gel, senin için ben hazırım. Sende hazırlan. Seni dünyanın merkezine götüreceğim. İnsanlığın ilk evine. Etrafını mübarek kıldığımız Mekke’ye” der gibi geliyor bana.
Otobüs belirlenen vakit geldiğinde, şoför; otobüse bindi ve besmelesini çekerek hareket etti.
Şöyle bir gözümü gezdirdim insanların çoğu eğilmiş telefonlarına başka dünyalarda. Kendi kendine gülümseyeni mi görürsün. Meraktan gözü açılmış ani ses çıkaranları mı…
Kimisi ise; boş konuşmanın peşinde. Boş konuşma derken, kimisi şoföre yorum yapıyor. Kimisi buraların coğrafi durumu hakkında yorum yapıyor.
Çok azı işin sırrında. İşin sırrında olanlar. Derin bir sessizlik içerisinde rabbiyle konuşma halinde. Çünkü gözleri hep önünde. Yada elinde tesbihiyle rabbini anıyor.
Arkadan birisi dürttü. Sen ne dersin hocam bu konu hakkında diye, ani bir soru İle karşılaştım. Bende dalmışım gitmişim. “Ayı” gözetliyorum her gece. Aklımla ise vahyin aydınlattığı bu mekanlarda ruhumla konuşuyorum
“Konu neydi” dedim. Dinlemedin mi dedi adam ( hacı). Yok dedim. Anlayamadım. Duymadım. Dedim.
“Demek Aklın başka yerlerde desene” dedi hacı. Çoluk çocuğu özledin. Hanımın yemeklerini vs. gibi konuşmalar sıralayarak konuşmasına devam etti.
Ben hiç bir şeye cevap vermeden. Başka birisi söze karıştı hocamın aklına bu güzel mekanlardan ayrılmanın hasreti kapladı belki de diye söze başladı. Sonra iki kişi arasında konuşmalarına devam ettiler.
Hiç bir şey demeden araç bizi indireceği yere çoktan gelmişti ve hiç birisine cevap vermeden indim otobüsten.
Hayatın içinden yaşamadan geçiyoruz bazen.
Sadece nefes almak yaşamak değildir ki...
Etrafta olup bitenden, doğadaki güzellikten haberi olmadan yaşıyor insan. Diyerek güzel mekana doğru yol aldım.
Ne mutlu farkında olarak hayatını tamamlayanlara
Ne mutlu hayatı tam anlayanlara.
Esen kalın güzel insanlar.