Dostlar; yazılarımın özüne bakıldığında insanlığın, insanlığını yitirdiği şu zamanda yeniden insanlığını kazanması, yeniden özüne dönmesi, yeniden şu kainatta yaşadığının farkına varması yönündedir. Çünkü insanlık büyük bir çıkmaza doğru yol alıyor. Tıpkı bir elektronik bir cihaz gibi çöküyor.
İnsanlık bir format istiyor. İnsanlığına kavuşabilmesi için.
Hayata bakış açımızın değişmesi lazım. İnsanlık; kainata güzel bakabilmeli. Kendini güzel okuyabilmeli. O zaman o güzelliği hisseder.
Bakışımın ve bakışımızın değişmesi lazım. İnsan olarak hayata güzel bakmalı. Öyle içten, öyle sevdalı, öyle özlenesi...
Aklıma gelmişken okumuş olduğum bir olayı siz okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Hintli milyarder Ratanji Tata'ya radyo sunucusu tarafından bir telefon görüşmesinde sorulduğunda: "Efendim, hayatta en mutlu olduğunuz anı ne olarak hatırlıyorsunuz?"
Ratanji Tata dedi ki: "Hayatta mutluluğun dört aşamasından geçtim ve sonunda gerçek mutluluğun anlamını anladım. İlk aşama zenginlik ve kaynak biriktirmekti. Ama bu aşamada istediğim mutluluğu elde edemedim.
Ardından değerli eşyaların toplanması olan ikinci aşaması geldi. Ama bunun etkisinin de geçici olduğunu ve değerli şeylerin parıltısının uzun sürmediğini fark ettim.
Ardından büyük bir proje alma olan üçüncü aşaması geldi. O zaman Hindistan ve Afrika'daki dizel yataklarının %95'ine sahiptim. Ayrıca Hindistan ve Asya'daki en büyük çelik fabrikasının sahibiydim. Ama burada da hayal ettiğim mutluluğu elde edemedim.
Dördüncü adım, bir arkadaşımın benden bazı engelli çocuklar için tekerlekli sandalye almamı istemesiydi. Yaklaşık 200 çocuk. Arkadaşımın tavsiyesiyle hemen tekerlekli sandalyeleri aldım. Ama arkadaşım onunla gitmem ve tekerlekli sandalyeleri çocuklara vermem konusunda ısrar etti. Bende hazırlanıp onunla gittim. Orada bu çocuklara tekerlekli sandalyeleri kendi ellerimle verdim. Bu çocukların yüzlerinde garip bir mutluluk parıltısı gördüm. Hepsini tekerlekli sandalyede otururken, dolaşırken ve eğlenirken gördüm. Kazanan bir hediyeyi paylaştıkları bir piknik yerine ulaşmış gibiydiler. Gerçek mutluluğu içimde hissettim.
Ayrılmaya karar verdiğimde çocuklardan biri bacağımdan tuttu. Bacaklarımı yavaşça kurtarmaya çalıştım ama çocuk yüzüme baktı ve bacaklarımı sıkıca tuttu. Eğilip çocuğa sordum: “Başka bir şeye ihtiyacın var mı?” Bu çocuğun verdiği cevap beni sadece şok etmekle kalmadı, hayata bakışımı da tamamen değiştirdi.
Bu çocuk dedi ki: "Yüzünü hatırlamak istiyorum ki cennette buluştuğumda seni tanıyıp bir kez daha teşekkür edebileyim!
Dostlar; belkide Müzik değişince dansta değişir. Sadece müziği değiştirecek cesarete sahip olmak lazım. Esen kalın güzel insanlar.