Kıymetli okurlarım; bu haftaki yazımda insanların davranışlarıyla ilgili bilgi vereceğim. Başarı Allah’tan, hata ve kusurlar bizdendir.
İnsanlar olarak bizlerin bir sürü problemleri vardır. Bazen bu problemler aşılıyor, bazen ise bu problemler insanı yoruyor, hatta bunalıma bile kişiyi sokabiliyor.
İnsanoğlunun hayatında belli dönemler var olur. Bu belli dönemler kişinin olgunlaşmasını sağlar. Eğer kişi bu belli dönemlerde doğru kararlar vermeyip nefsinin istediği şekilde hayatını devam ettirirse kişiyi olumsuz durumlara düşürür. Bu olumsuz durumlarda hem kişiyi tahrip eder hemde çevresine büyük sıkıntılar ve zararlar vermesine sebeb olur.
Bazen rastlantılar;kişinin hiç beklemediği zaman karşısına çıkar. Bu rastlantı sonucunda O ana kadar hayal edemediğin bi dünyanın içerisinde kişi kendisini buluverir. Belkide bu durum, kaderin bir parçası yada kaderin bir cilvesini ifade eder. Bu kader, insanın önünü açar yada bu kader kişinin önü tıkar. Kaderin cilvesiyle karşılaşan kişi yada kişiler önleri tıkansada tıkanmasada onlara ve bizlere düşen bu kaderin cilvesinden hayatımızın imtihanından Allah’ın bizlere üflediği ruh ile çamurlaşmadan insan olarak çıkabilmek en büyük meseledir.
İnsanoğlu için bütün bu duygular yada bu durumlar aslında insanın gerçeklikler üretebileceğinin bir özelliğinide ortaya çıkarır. Bütün bu gerçeklik üretebilmeler bir dramatik durumdan (kaderin cilvesinden) ortaya çıkar. Bir düşünür derki “ gerçeklik bende hep hayal kırıklığı yaratıyor”(Cioran’a ait bir söz). Onun gerçeklik dediği şey bizim günlük hayatımızı kuşatan alanlardır. Her gün farklı yüzle tekrarlandığını günlük yaşantılarımızda görürüz. Bu gerçekliklere baktığımız zaman bazen bizde nefes darlığı yaratıyor. Büyük sıkıntılar içerisinde kendimizi bulabiliyoruz. Bizler bu küçük dünyamıza kapanık kalsakta bazen büyük olaylarla karşı karşıya gelebiliyoruz. Böyle bir gerçeklik bir zaman sonra bizim nefes alıp vermemizi zorlaştırıyor olabilir. Bu zorlaştırmalar Bizde farklı bir tefekkür yada farklı bir anlayış geliştirmemizin önünü açtığını görürüz . Bazen önümüzün açılması zaman alabilir. Bu zaman alma sürecinde de bizde Bir süre sonra o sıkıntı , boğulma duygusu verebilir yada bu duyguyu yaşayabiliriz Bu sıkıntılar Hayatla ilişkilerimizde bazen bambaşka kapılar açar. Bazende bir çöküntü duygusu oluşturabilir. Bir değersizlik hissi, bir çaresizlik hissiyle karşılaşabiliriz. Yalnız insan dediğimiz varlığın doğası bundan ibaret olmadığına göre , gerçeklikte de bundan ibaret olamaz. Yani yazımıza şöyle bir açıklık getirirsek insanın yaşamış olduğu sıkıntılar maddi gerçekliğinin yanısıra aynı zamanda çok uzun zamandır girilmeyen pek çok saklı odaları bulmak İçin bir kapı yada kapılar aralar. İnsanoğlu içerisine girilemeyen kapalı odaları olan bir varlıktır. Bu odalara girildiğinde çözüm kapılarının açıldığını görürüz. gelecek nesillere ilham veren bir çok güzelliği üretiriz.
Modern insanın bir çok sorunu var. Moderniteninde en üst sınırlarını yaşayan bir zamandayız. Bir durup düşünme zamanı artık gelmesi lazım hayatımıza. Bazen bir durup düşünmemiz lazım. Yalnız biz insanlık olarak durmadık. Bir virüs çıktı ve dedi ki “ bi durun bakalım insanlık, bu gidişiniz nereye?” Deme fırsatı verdi belkide.
İnsanoğlu neyi kaybetti de huzuruda kaybetti. İnsanlar belkide doğal olarak hayatına tanımlar getiriyor. Eğer bu tanımlar yerli yerinde olmayınca orda bir sapma oluşturur ve peşi sıra bir "adaletsizlik ve zulüm" baş gösterir. İnsanı yanlış tanımladığımız zaman kendimize zulmetmiş oluyoruz. Doğru tanımlamayı bizleri yaratan Allah (cc) bizlere öğretmiş. Ve bu doğru tanımlamanın bir göstergesi olarak seçilmiş insanlar ( peygamberler) göndermiştir. Halan hayatımıza baktığımız zaman insanlığın önünü açan nice Salih ve Saliha insanların yaşadığını görebiliyoruz.
Doğru ve gerçek tanımlamayı bulmak, şu fani dünyada Salih ve Saliha kişilerden olmak dileğiyle.
Allah’a ısmarladık.