Kıymetli dostlar; Hz Allah, biz insanoğlunu “en güzel şekilde yarattığını” Kerim kitabımızda bildirmiştir. Bu en güzel şekilde yaratılan insanoğluna, yüce yaratıcı bir çok özellik ve güzellikler bahşetmiştir. Bu özellik ve güzelliklerden bir tanesi ise "konuşmaktır."
Konuşma; insanı , kendisinden başka her türlü varlıktan ayıran temel özelliktir. Konuşma; düşünmenin ve düşüncenin dışara vurumudur. Kıymetli okurlarım; düşünme olmadan, konuşmaya yada konuşmadan (dilden) mahrum bulunan düşünmeye bir anlam ifade etmek imkansızdır.
Nasreddin Hoca, pazarda pahalıya satıldığını gördüğü bir kuşa niçin bu kadar yüksek bir fiyat istendiğini sorar ve onun papağan oldunu ve konuştuğunun cevabını alınca gidip evden hindisini getirir ve satışa sunar. Müşterilerinden de bazıları bir hindinin bedelinden çok fiyat istediğini sorduklarında. Hoca; “daha önce bu pazarda bundan çok daha küçük bir kuşa dahada yüksek bir fiyat istendiğini belirtir Hoca”. Müşteriler ise, “İyi de hocam o papağandı konuşuyordu” deyince. Hoca taşı gediğine koyar; “ olsun buda hindidir. Düşünür” der.
Hoca ; papağanın konuşmasıyla hindinin düşünmesini aynı kefede ( grupta yada katagoride) değerlendirir. Hem felsefi bakımdan hemde insanın ontolojik ( varlık yada varoluşun temelini araştıran bir kelimedir) yönünden mahiyetine işaret etmiş olur. Hem düşünme ile konuşmanın değerine atıfta bulunur. Hemde konuşmayla düşünme arasındaki bağlantıyı bizlere en güzel şekilde anlatmış oluyor.
Bir defa konuşmanın ve düşünmenin insanın kendisine has bir özelliği olduğunun vurgusu yapılıyor dostlar. Şöyle ki, papağanın konuşması şayet hindinin düşünmesiyle karşılaştırılmasa; bazıları papağanın gerçekten konuştuğuna hükmedebilir. Öyle değil midir bizler bile günlük konuşmalarımızda papağanın konuştuğunu bir birlerimize söyleriz. Konuşan bir kuş denildiği zaman aklımıza ilk gelen kuş “papağan” dır. Oysa ki ; insan dilinin kelimesindeki sesleri çıkarttığına atıfta bulunulur. Buna rağmen çoğumuz papağanın gerçekten konuştuğunun zannına kapılırız. Oysa bir konuşma bir “ bilginin “ aktarılmasının eylemidir. Demem o ki; konuşan , konuşmanın bilincindedir. Yani kuşun, konuştuğuna dair bir bilinci yoktur. Kendisinin bir bilgiye sahip olduğunu da ileri sürmemiz imkan dahilinde değildir.
Yani demem o ki kıymetli dostlar; Papağanın konuşmasını konuşma saymamız dildeki sesleri insan gibi maharetli bir şekilde çıkartmadığı İçin değildir. O “konuşmanın”muhteviyatının bulunmaması dolayısıyladır. Yani papağan anlamlı sesler çıkarırken bir “ bilgi “ eylemi aktarmadığından böyle bir bilinçten yoksun olduğu İçin, konuşuyor sayılmaz.
Öyleyse bize yakışan; konuşmamızı ve düşünmemizi, hesabi verilebilir bir şekilde olmalıdır. Hayatın her alanında, bilimde ,siyasette , edebiyatta , hesabı verilebilir nitelikte olmayan , fakat karşımıza bir düşünme ürünü diye çıkartılan mülahazaları sahih düşünce kategorisinin dışında bırakmak gerekir.
Ne mutlu konuşmak için bilgisi olanlara ve konuşmak için sözü olanlara. Ne mutlu sözün sahibi olanlara.
Dostlar; yazımıza bir dua ile son verelim. Allahım; bizi güzel bir kalple, hikmetli bir akılla,sabırlı bir nefisle güzelleştir.
Esen kalın.