Tarih 09/06/2023 cuma.
Öbür dünyaya gölgeni bile götüremiyorsun.
Şimdi bu dünyayı yavaşça yere bırak!..der ”Mevlâna İdris”i
“Hayat yolculuğu” diye bir söz vardır, yaşadığımız dünyada.
Evet; herkes bir yolcu. Siz “ister dünya gemisi” deyin, ister otobüsü, ister vagon, ister değirmen…
Eğer der Dostoyevski; “binmiş olduğun vagon istediğin yöne gitmiyorsa, yapman gereken en önemli hareket, ilk vagonda inmektir”.
Bazen dünyayı sessize almak gerekir. Bu sessizlik kimilerine göre “dua”, kimilerine göre “yoga” kimilerine göre ses çıkartmadan düşünmektir. Bu durumları kişinin dini inancı belirler.
Bazılarında ise kaldıramayacağını gördüğü meşgalenin ( yükün) ağırlığı belirler.
İşte; Medine’de bunun farkına varan insanları görürsün. İnsanlığın medeniyetinin ilmek ilmek işlendiği Medine’de.
Yorgunluğun vermiş olduğu, vücut kırgınlığı, insanda kımıldayacak hal bırakmaz. Tatlı bir yorgunluk. Gözlerin yanar, iç alemin dayan biraz daha der. Ruh yağmurunu arayan çorak toprağa dönmüştür. Yeniden dirilmeyi bekler. Bedenin sahibinden.
Bütün bu yorgunluğu bir ses bozar. Abdullah ibni mektum’un şehrinde. Abdullah ibni mektumların okumuş olduğu ezanla.
Seni yaradan huzura çağırır, bunca huzursuzluğun arasında.
Yorucu dünyanın çarkları arasında kendisinin ezildiğini zanneden insanlara “ bırak böylesi boş , yalan işleri. Al dünyanı sessize , dinle o insanlığın çaresi olan kutlu sesi.
İnanlarda öyle bir yer etmiştir ki o kutlu davanın “o” kutlu sesi. İnsan bir kere duymuş olsun “O” kutlu çağrıyı. İnsanlığın anasını sahiplenmiştir o güzel çağrıyı. Medine ezanı diye yer etmiştir. Bu işe gönül verenlerin dilinde.
“Medine Ezanı” ezanla mı anlam buldu Medine, yoksa ezan mı Yesrib’i medine kıldı varın bu durumu siz düşünün.
Sesini değil,
Sözünü yükseltmeli İnsan,
Çünkü gök gürültüleri değil,
Yağmurlardır yaprakları
Yaşatan. Anlayan anlar ezanın rahmet olduğunu.
İlk seslerini duyduğunda ezanın; sabah sabah yağan çiğin dünden kalma yorgunluğunu kırdığı gibi, bitkilerde. İnsanıda öyle diriltir. Hemen bir abdest alırsın. Koşarsın huzura, bakarsın ki herkeste bir koşuşturma. Herkes toplanmış. Bir sen anlarsın geç kaldığını. Bir önüne bakarsın niye biraz daha erken kalkmadım? Huzursuzluğu sarar yüreğini. Yanına bakarsın ; bir insan seli görürsün. Bu sel, sakin sakin akmaz. Bu sel; gökten boşalır gibi yağan yağmurların vermiş olduğu o akıntıya kapılmış ,belki bir insan, belki bir odun, belki bir çalı çırpı. Belki o tozun, toprağın suyla buluşup tertemiz yağan yağmurların, rengini ve kokusunu değiştirdiği gibi i, kirinden ayrılmış, anlamını bulmuş, bir yerlere ulaşıp oradan da daha iyi ortamlarda insanlığa faydasını en güzel bir şekilde sunmasının vermiş olduğu huzurla akan bir insanlık seli.
Önünde rabbinin huzurunda diz çökmüş insanlık. Arkanda huzurda bende olacağım sevincini yaşamak İçin koşan insanlık.
Kalmış olduğun kapalı ortamdan, dışarı çıktığında, hissedersin o sıcaklığı, seslenir sana Medine. “Bak; yattığında yalnızdın, yapayalnız.” Şimdi Damarlarını ısıtacak şekilde sarar etrafını. İyi ki bu koroya katıldın der gibi sarar etrafını.
Huzurda, huzurunda diz çökersin. Bakarsın uzaklara. Kimileri secdeye varmış. Kalkmasını beklersin, beklersin. Ama “O huzur” farklı bir huzur. Yanındaki arkadaşı uyarır. Kalk artık yeter der gibi. O da hemen kalkar. Var mı bir sorunun der gibi bakar, secde edeni kaldıran kişi. Secde eden ise “ hayır” der. Yok bir şey. Sadece bir gerçek var der gibi bakar kendini uyaran kişiye. kırışmış yüzüyle, seyremiş sakalıyla, dizlerinin bağı, o görevi yapamamanın verdiği huzursuzlukla “sorun yok der”. Arkadaşı ise derin bir nefes alır. Seyreden ise, sorgulama yapar gördüğü bu manzara karşında. Gerçekte hangisi yaşıyor?
Dolmuştur insanlığın medeniyetini
İnşa eden şehir ağzına kadar doludur. Ama nedense herkes oraya akın eder. Geleni alır o koskaca avlu. Tıpkı bir “ ana sıcaklığı gibi” senide sararar, benide sarar, onuda sarar. Ve sarmayada devam edecektir.
Sonra imam bunca insanlığın kendine “uydum imama” diyerek almış olduğu “o” sorumluluk duygusuyla durur RAHMANIN huzuruna. İnsanlığa meydan okur. En yücenin yüceliğini haykırır. ALLAHÜ EKBER ( ALLAH EN BÜYÜKTÜR). Büyüklerinde büyüğü, kibrinden, hırsından insanlığını unutan insanlığa haykırır. Ey insanlık. Unutmayın ki sizler her ne kadar büyüklüğünüzü sansanızda, sizdende büyük, planlarınızdan da büyük. Allah var.
Önce insanlık; insanlığını sessize almış. Kocaman bir sessizlik. Durar huzura. Sonra “ Fatiha suresi”. Sonra cum’a süresi. İlk rekatında birinci sayfası, ikinci rekatında kalan sayfası. Gelin bu sabah rızkımıza düşen ayetlerin anlamıyla yazıma son vereyim. Güzel insanlar.
“ BismillahirRahmanirRahim”
1.Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ı tespih eder.
2.O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Halbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
3.(Allah o peygamberi) onlardan henüz kendilerine katılmayan başkalarına da göndermiştir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
4.İşte bu, Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
5.Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini inkar eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
6.De ki: "Ey Yahudi akidesini benimseyenler! Bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da) samimi iseniz haydi ölümü isteyin!"
7.Ama onlar, daha evvel yaptıklarından dolayı asla ölümü istemezler. Allah zalimleri hakkıyla bilir.
8.De ki: "Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah'a döndürüleceksiniz de, o size yapmakta olduklarınızı haber verecektir."
9.Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.
10.Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.
11.(Durum böyle iken) onlar bir ticaret veya bir oyun eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona koştular ve seni ayakta bıraktılar. De ki: "Allah'ın yanında bulunan, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."