Tarihin içine sığmayan. Masivanın kandili. Şimdi ise Ümmet-i Muhammed’in gözyaşısı.
Sen; Aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimsin.demiş
Cemal Süreya. Kimin için dediğini sorgulamam ama, bu sözleriyle tamda içimden geçeni dökmüş satırlarına. Sen benim olmazsa olmazımsın. Ümmete ümmet olma şuuru veren kutlu şehir. Her peygamberin yolunun düştüğü, peygamberlere ve insanlığa yol gösteren kutlu pusula.
Bir çok kutsala ev sahipliği yapmış, tevhid dinletinin merkezi olmuş. İslama baktığımızda miracın ilk basamağı, ümmetin ilk kıblesi , insanın dibi gördüğünde bir çıkış yolu, her şeyi kaybettiğinde, sevdiklerin bir bir kaybolduğunda teselligah şehri. Etrafı mübarek kılınan kutlu şehir.
Ey Kudüs’ü içinde barındıran kutlu mekan. İslama ve insanlığa öncü adamlar çıkartan kutlu mekan.
Sana bakınca, seni düşününce
"Bu da benim yangın"ım" diyen bir kalbim var..!!
Başka nasıl sevilirsin bilmiyorum..!!
"İnsan bir güzelliğin farkına varamıyorsa o güzelliği hiç hak etmiyor demektir."
Filistinin Gazze şehrinden bir kadının insanlığa şöyle haykırdığını duydum televizyon ekranlarından. “Siz ey insanlık. Herşeyin geçtiği gibi bu şavaşta geçecek. Bir gün bitecek. İnanıyoruz ki Allah ; bizi Muzaffer kılacak. Sonra siz , o kutsal mekanları nasıl ziyarete geleceksiniz” diyordu. Sağlam bir soru soruyordu bu gün sesi soluğu kısık insanlığa özelliklede müslümanlara. Ne diyeyim de gönül yarama bir merhem süreyim.
Ey kutlu mekan. Ey kutlu şehir.
Hangi derdin dermanısın sen
Söyle
O derde düşeyim...
Senki ;Selahaddin’in göz bebeği, Yavuz’un duası, Kanuni’nin hayratı, Selim’in infakı, ikinci Abdülhamid’in çinileriyle süslenmiş Kur’an aşkı. Adını saydıklarımız dava adamları. Bunlar üzerine düşeni yapmışlar. Ya bizler? "Dava adamı değilseniz yani İslâm Davası umrunuzda değilse sizin adamlığınız artık münakaşa konusudur." Demişti bir yazısında İsmet Özel. Nede güzel söylemiş ve özetlemiş.
“Herkes, herkesi suları durgunken sevmeye alışmış…” iş çıkmaza girince savaş baş gösterince çekilmiş insanlık kabuğuna. Yada daha ağırını söyleyeyim. Bir kere ayağın tökezlesinde düşte gör o sesi soluğu çıkmayan sözüm ona yiğidoları, mangalda kül bırakmayanları. Birde onlar biner üstüne sesi soluğu kesilsin sessizce ölsün diye. Bunların Hepsi bir havadan ibaret. Ne acıdır ki Netenyahu tehdit ediyor yöneticileri hepsi sus pus oluvermişler.
Kimi zaman cümle kurmak,yırtık bir gömleği dikmeye benzer..
Düğümü içten atsan tene, dıştan atsan göze batar..
Ne diyeyim dostlar; son sözü Halil cibran söylesin.
“Ben senin gibiyim Ey gece,
Sessiz ve derin ....”
Esen kalın, güzel insanlar.