Çanakkale’deki ruh vatandır.
Vatan, bayraktır, sancaktır.
Hilaldir, yıldızdır.
Çanakkale İslam’dır,
Bir hilal uğruna güneşlerin,
ay parçası yiğitlerin canlarından geçmesidir.
Can adayıştır.
Allah’a canı satmaktır cennet karşılığında.
Canı Allah için vermektir.
Allah için ne demektir?
Îla-yı kelimetullah demektir.
Allah’ın isminin en yüce olduğunu haykırmaktır.
İla-yı kelimetullah nedir?
İnsanın ne için yaratıldığını idrak demektir. İnsan ahsen-i takvim kıvamında insan olsun demektir. İnsanın mükerrem varlık olabilmesi davası demektir. Erdem demektir. İnsanlığın Hazreti Muhammed (S.A.V.) gibi güzel insan olması demektir.
Vatanın İslam karakterinin korunması demektir. Müstevliler gelip vatanın Müslüman karakterini bozmasın demektir.
Çanakkale hürriyettir.
Allah’tan başka hiçbir varlığa boyun eğmeme iradesidir.
Çanakkale topyekün bir direniştir.
Milletin korunması için canını feda edebileceği değerler uğruna bıyığı terlememiş çocuklarını saçlarını kınalayarak cepheye göndermesidir.
Çanakkale diriliktir. Şehit şehit diriliğin destanıdır. Her şehide bin kere dirilmenin destanıdır.
Anaların duasıdır Çanakkale. Rabbin emanetine verilmiş, “Ya şehit ol ya gazi” diye uğurlanmış, evlatların boyunlarına takılmış hamaylıdır.
Ve bütün bunlara vatan için, bayrak için, Kur’an için, İslam için ila-yı kelimetullah için katlanılmasıdır. Bir Hilâl uğrunadır.
Çanakkale ümmettir.
Bir yandan çalınan ümmettir, bir yandan çalınamayanı ile İslam vatanı için canını ortaya koyan ümmettir.
Çanakkale Yemendir, Trablusgarp’tır, Kahiredir, Bağdat’tır, İstanbul’dur, Bosna’dır, Kırcaali’dir, Kayseridir, Diyarbakır’dır.
Çanakkale bir bilinçtir. “Kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela...” olanı bilmektir.
Vatan’ın, Bayrağın üzerine geleni bilmektir.
Yamyam sürüsünün bu topraklara niçin geldiğini bilmektir.
“Medeniyet denilen maskara mahluku görmektir” Çanakkale.
Çanakkale’de bir İslam vatanının üzerine gönderilen askerlerin yine Müslümanlar arasından devşirildiğini bilmektir Çanakkale bilinci.
Çanakkale her bir şehidin ruh dünyasını tanımaktır. Onlardan içimize fısıltılar taşımak için adeta bir rabıta-ı şehadet yapar gibi siperlere girmektir.
Çanakkale, kulaklarımızın hala Binbaşı Lutfi Bey’in “Yetiş ey Muhammed kitabın gidiyor!” feryadını duyup duyamadığına bakmaktır.
Çanakkale “Biz kimiz?” sorusunu sormaktır.
İçimizde Çanakkale ruhunu arama zamanıdır Çanakkale zamanları.
İnsan bir ruhla diri olur.
İçimizde hangi ruh dolaşıyorsa onun diriliğini yaşarız.
İçimizde elinde Kur’an, dilinde kelime-i şehadet, cennete koşar gibi şehadete koşan Mehmet mi var, ona seher vakitlerinde duaya duran Ayşe ana,
Hatçe gelin ya da parmağında
Mehmedinin nişan yüzüğünü taşıyan
Zeynep mi var?