"Rahman"; "Erhamü’r-rahimin" Rabbimiz var.
"Rahmeti zatına prensip edinen" Rabbimiz.
"Rahmeti ğazabını geçen" Rabbimiz.
"Sarp yokuş"u anlatırken Rabbimiz,
"Köle azat etmek, kıtlık gününde yakını olan bir yetimi yahut aç açık bir yoksulu doyurmak;
Sonra iman edip sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.’’ buyuruyor.
Hayata merhamet taşımak.
"Karınca çiğnemez efendi" varmış mesela.
Yürüdüğü yollarda farkında olmadan karıncaların üzerine basıp öldürmesin diye ayaklarına zil bağlayan bir merhamet adamı.
Öteki, oturduğu yerde cübbesinin sarkan kısmında kedinin uyuduğunu görünce, cübbenin kedinin altında kalan kısmını kesip orada bırakan merhamet dolu bir yürek.
Ne güzel insanlarmış!
Rahman’ın terbiyesinde yetişen
"Alemlere rahmet olarak gönderilen" rehberin öğrencileri!
Öyle bir rahmetsin ki,
Buluttan da cömertsin.
Bulut verirken ağlar,
Sen tebessüm edersin.
Mısralarına muhatap olan
Hz. Muhamed Mustafa'nın (S.A.S.) öğrencileri.
"Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, göklerin sahibi de size merhamet etsin."
İşte Rabbimizin rahmetine nail olmanın yolu. Anne babaya, eşe, çocuğa, akrabaya komşuya merhamet. Hayvana, canlıya, cansıza merhamet. Rabbim cümlemizi her daim bizlere merhametini celbettirecek işlerle amellerle meşgul ettirsin '
Amin.