Ülkemizde 10-16 Mayıs tarihleri Vakıflar Haftası olarak kutlanmaktadır.
Bu vesileyle bir vakıf mediniyeti ecdadın torunları olarak onlara hem bir vefa, hemde bir rahmet niyazı ile bu konuyu nazar-ı dikkatlerinize arz edip kendimizde üzerimize düşeni alma gayret ve çabası içinde olacağız.
İnsanlıkla birlikte var olan, ancak İslâm ile birlikte yaygınlaşan iyilik, şefkat ve dayanışma duygularının teşkilatçılık rûhuyla bütünleşmesi sonucu, şaha kalkan bir hukuk abidesidir.
Vakıf, yaratandan ötürü yaratılanlara merhamet, şefkat ve sevginin, müesseseleşmiş şeklidir.
Diğer bir ifadeyle Allah’a adanan, temlik ve temellükten; yani mülk olarak verilmek ve mülk edinilmekten ebediyyen men edilen mallardır.
Gaye, yaratılan her şeye Allah için şefkat, merhamet ve tebessümle yaklaşabilmektir. Canını ve malını Allah için hîbe edebilme, cenneti satın alabilme gayretidir.
İslam dünya ve servet düşmanı değil, dünyaperest olmanın düşmanıdır.
Abdulkadir Geylani hazretlerinin buyurduğu gibi; “dünya malı kasada, kesede güzeldir; kalbde olunca çirkindir.”
Vakıf sayesinde mal ve sevgisi kalbden çıkıp Allah’a adanmaktadır. Dünyada insan malın sürekli sahibi de değildir. Mal için kula ancak bir zaman dilimi çerçevesinde “devre mülk” tasarrufu verilmiştir. Onun için servet bir emanettir, ahiretteki hesabı ağır olacağı gibi, dünyada da nice buhranlara sebebiyet verebilir.
İnsanlar fıtri ve cibilli olarak başkalarına yardımcı olmak, onların mutluluk ve acılarını paylaşmak sûretiyle mutluluğa ermek isterler. İnsan tabiatı gereği elemlerden kaçıp mutluluğa yol aramaktadır. Kur’an’da yardımlaşma ve infak emirlerinin en çarpıcı olanları şudur:
وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى
“İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlasın.”
لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe birre nail olamazsınız ve her ne şey infak ederseniz şüphe yok ki, Allah Teala hakkıyla bilir.”
Peygamberimiz’e sordular: “İslam’ın en güzel davranışı hangisidir?” O buyurdu:
“İnsanlara yemek yedirmen (it’âm-ı taâm), tanıdığın tanımadığın herkese selam vermen (ifşâ-i selâm)dir.”
(Not: Bu yazımızda Prof.Dr.Hasan Kamil Yılmaz Hocamızın "Vakıf Kültür ve Medeniyeti" makalesinden istifade edilmiştir)