Hani anlatırlar, duymuşsunuzdur belki. Bir adam hacca gitmiş. Haccını tamamlayıp ülkemize dönünce, sormuşlar;
-“Allah kabul etsin. Nasıl geçti haccınız efendi?” demişler. Adam cevap vermiş.
-“Hamdolsun iyiydi yalnız ben bu Arapları anlayamadım. Ezanı Türkçe okuyorlar, namazı Türkçe kılıyorlar, Kur’an-ı Kerim’i Türkçe okuyorlar. Yalnız kendi aralarında farklı bir dil kullanıyorlar” demiş. İşte bu haftaki yazımda tevhid dilini siz okurlarım İçin paylaşacağım.
Demem odur ki; Her insan, her insan İçin bir anlam ifade eder. Tıpkı yazımda anlattığım “hacı” amcada da bizim için kıskaca bir anlam vardır. Düşünebilirsek. Bizim almamız gereken ders burada; Tüm dünya Müslümanları, kendi aralarında her nerede iseler kendi ülkelerinde kendi ana dillerini konuşsalar da, dünya Müslümanlarının ortak bir dili vardır. Bu dil için şöyle bir ifade kullanmak istiyorum. “ tevhid dili” ümmetin dili. Bu dil bizim; ezanlarımız, Kur’an-ı Kerim ve hadisi şeriflerdir.
Onun İçin Rabbimiz “hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” derken tevhidimizi bizlere sunarken ‘Allah’ın ipi’ni iliklerimize kadar işlememiz lazım gelir. Hepimiz bu ipe sımsıkı sarılıp hayatımızı tevhidi bir eyleme geçirmemiz gerekecektir.
Bundan dolayı “dil” bizim için çok önemlidir. Eğer bizler dilimizde tutarlı olabilirsek, kavramlarımızda tutarlı olur. Kavramlarımız tutarlı olunca, düşüncelerimiz tutarlı olur. Düşüncelerimiz tutarlı olunca ilim- bilim tutarlı olur. İlim- bilim tutarlı olunca eylemlerimiz tutarlı olur. Eylemlerimiz tutarlı olunca, ahlakımız tutarlı olur. Ahlakta aslında insanlığımızın, dünyamızın etek kemiğe bürünmüş halidir.
Her kavram bir tuğladır. Düşüncenin yapı taşıdır. Kavramlar net, özgün, sağlıklı değilse özgün bir düşünceye sahip olamayız. Ya da latin, Yunan kavramlarını kullanarak İslam’ı tam anlamıyla izah edemeyiz. Doğru bilgi elde edebilmemiz için doğru kavramlara ihtiyacımız vardır. İnanın bu kavramların bu gün bile çok eksikliklerini görüyoruz ve günden güne kelime ve kavramlarımız eksiliyor. Onun için kullandığımız kavramlar çok önemlidir. Kavramlarımıza sahip olmamız lazım gelir.
Hastalıklı manası bozuk kelimeler bizleri inancımızda ve işlerimizde yanlış yollara götürür. Kelimelerdeki anlamlar açık ve net olursa bize gerçek düşünceyi “tevhid” oluşturur. Çünkü tevhidin konuşma “dili” bizleri Allah’a yaklaştırır.
Meslekte aynı şekilde insanı inşa eder. Üstat öğrenci ilişkisinde de iş böyledir. Üstat devamlı ilimde, bilimde, edepte, hayada, ahlakta devamlı olarak öğrencisinden çok çok önde olmalıdır. Onun için meslekler insanı inşa eder. Bu usul her yer ve kurumda aynıdır.
Hayatımızın her anı İçin bilimi, yaşamı usulüne göre inşa etmemiz lazım gelir. Bu usül ise “tevhid”dir. Yani yaşama gayemiz olan tevhid. Ne mutlu tevhidi hayatının tüm alanlarına uygulayabilenlere. Ne mutlu tevhidi hayat yaşayabilenlere.
-“Allah kabul etsin. Nasıl geçti haccınız efendi?” demişler. Adam cevap vermiş.
-“Hamdolsun iyiydi yalnız ben bu Arapları anlayamadım. Ezanı Türkçe okuyorlar, namazı Türkçe kılıyorlar, Kur’an-ı Kerim’i Türkçe okuyorlar. Yalnız kendi aralarında farklı bir dil kullanıyorlar” demiş. İşte bu haftaki yazımda tevhid dilini siz okurlarım İçin paylaşacağım.
Demem odur ki; Her insan, her insan İçin bir anlam ifade eder. Tıpkı yazımda anlattığım “hacı” amcada da bizim için kıskaca bir anlam vardır. Düşünebilirsek. Bizim almamız gereken ders burada; Tüm dünya Müslümanları, kendi aralarında her nerede iseler kendi ülkelerinde kendi ana dillerini konuşsalar da, dünya Müslümanlarının ortak bir dili vardır. Bu dil için şöyle bir ifade kullanmak istiyorum. “ tevhid dili” ümmetin dili. Bu dil bizim; ezanlarımız, Kur’an-ı Kerim ve hadisi şeriflerdir.
Onun İçin Rabbimiz “hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” derken tevhidimizi bizlere sunarken ‘Allah’ın ipi’ni iliklerimize kadar işlememiz lazım gelir. Hepimiz bu ipe sımsıkı sarılıp hayatımızı tevhidi bir eyleme geçirmemiz gerekecektir.
Bundan dolayı “dil” bizim için çok önemlidir. Eğer bizler dilimizde tutarlı olabilirsek, kavramlarımızda tutarlı olur. Kavramlarımız tutarlı olunca, düşüncelerimiz tutarlı olur. Düşüncelerimiz tutarlı olunca ilim- bilim tutarlı olur. İlim- bilim tutarlı olunca eylemlerimiz tutarlı olur. Eylemlerimiz tutarlı olunca, ahlakımız tutarlı olur. Ahlakta aslında insanlığımızın, dünyamızın etek kemiğe bürünmüş halidir.
Her kavram bir tuğladır. Düşüncenin yapı taşıdır. Kavramlar net, özgün, sağlıklı değilse özgün bir düşünceye sahip olamayız. Ya da latin, Yunan kavramlarını kullanarak İslam’ı tam anlamıyla izah edemeyiz. Doğru bilgi elde edebilmemiz için doğru kavramlara ihtiyacımız vardır. İnanın bu kavramların bu gün bile çok eksikliklerini görüyoruz ve günden güne kelime ve kavramlarımız eksiliyor. Onun için kullandığımız kavramlar çok önemlidir. Kavramlarımıza sahip olmamız lazım gelir.
Hastalıklı manası bozuk kelimeler bizleri inancımızda ve işlerimizde yanlış yollara götürür. Kelimelerdeki anlamlar açık ve net olursa bize gerçek düşünceyi “tevhid” oluşturur. Çünkü tevhidin konuşma “dili” bizleri Allah’a yaklaştırır.
Meslekte aynı şekilde insanı inşa eder. Üstat öğrenci ilişkisinde de iş böyledir. Üstat devamlı ilimde, bilimde, edepte, hayada, ahlakta devamlı olarak öğrencisinden çok çok önde olmalıdır. Onun için meslekler insanı inşa eder. Bu usul her yer ve kurumda aynıdır.
Hayatımızın her anı İçin bilimi, yaşamı usulüne göre inşa etmemiz lazım gelir. Bu usül ise “tevhid”dir. Yani yaşama gayemiz olan tevhid. Ne mutlu tevhidi hayatının tüm alanlarına uygulayabilenlere. Ne mutlu tevhidi hayat yaşayabilenlere.