“ Yol,
Kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir... ” başını alıp gitmek ister. Evet ; “gitmek ister”, yanlış okumadınız . Gitmekle dertsiz kalacağını zanneder. Oysa Hiç bir yerde rahat edemez. Gittiği yerde sanki rahat edecek. Huzura kavuşacak…
Kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir... ” başını alıp gitmek ister. Evet ; “gitmek ister”, yanlış okumadınız . Gitmekle dertsiz kalacağını zanneder. Oysa Hiç bir yerde rahat edemez. Gittiği yerde sanki rahat edecek. Huzura kavuşacak…
"Gönül telaşımız dünya telaşımızı geçmedikçe,
gönül güzelliği bizlere yetmedikçe,
insanları yalnızca bir kalbi olduğu için sevmedikçe,
manaya inmedikçe,
incinsek dahi incitmedikçe,
acıya da olsa tebessüm etmedikçe,
beklentisiz sevmedikçe güzel bir insan olamayacağız... "der bir yazısında Farid Farjad. Haksızda değil aslında. İşin özü insanlıkta gizli, vicdanda gizli. Duyarlı bir kalpte gizli.
Öyle zaman oluyor ki “Ellerinle büyüttüklerin, yüreğine yük oluyor .."
Kanına dokunuyor yaptıkları ve yapılanlar. Sanki üzerlerinde koskoca bir taş taşıyorlar, kalplerinin yerine. Yapıp ettiklerinden “taş” dile gelirde. “Kalp”de bir telaş, bir heyacan olmaz.
Kanına dokunuyor yaptıkları ve yapılanlar. Sanki üzerlerinde koskoca bir taş taşıyorlar, kalplerinin yerine. Yapıp ettiklerinden “taş” dile gelirde. “Kalp”de bir telaş, bir heyacan olmaz.
Ve gördük ki;
mekan değildir,
zamandır önemli olan.
Ve lakin o da değildir,
eylemdir önemli olan.
Ve o dahi değildir kalp olmadıkça..
Cahit Zarifoğlu / Yaşamak adlı eserinden not almışım bir küçük kağıda. Bu gün bu insanlıkta yok olan sahi kalp mi. Oysa haberlerden dinliyoruz ünlülerin haberlerini. “Bir kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini”. Yada bir yakınımız ölüyor da, ölüm sebebi kalp krizi deniliyor. Demek ki var herkesinde bir kalbi. Ama nasıl bir kalp, duygusuz , düşüncesiz, arsız,şuursuz ve hikmetsiz. “ taştan daha katı” dediği gibi yüce Allah’ın.
mekan değildir,
zamandır önemli olan.
Ve lakin o da değildir,
eylemdir önemli olan.
Ve o dahi değildir kalp olmadıkça..
Cahit Zarifoğlu / Yaşamak adlı eserinden not almışım bir küçük kağıda. Bu gün bu insanlıkta yok olan sahi kalp mi. Oysa haberlerden dinliyoruz ünlülerin haberlerini. “Bir kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini”. Yada bir yakınımız ölüyor da, ölüm sebebi kalp krizi deniliyor. Demek ki var herkesinde bir kalbi. Ama nasıl bir kalp, duygusuz , düşüncesiz, arsız,şuursuz ve hikmetsiz. “ taştan daha katı” dediği gibi yüce Allah’ın.
Semiha Ayverdi bir yazısında öyle demişti oğluna "Oğlum, okumak ve yazmak cehaleti öldürür; insanı adam etmez." Şimdi ben aynı duygularla en yakınlarıma ,çoluk çocuklarıma sesleniyorum. Yakınlarıma sesleniyorum. Siz okurlarıma sesleniyorum, bu yazıyı okumak nasip olanlara sesleniyorum ; "okumak ve yazmak cehaleti öldürür; insanı adam etmez."
Nedir öyleyse bu koskoca insan yığınları. Bu yığınlar , boş yığınlar. Hedefi dünyalık olan insan yığınları. Anlamakta zorluk çekiyorum sizleri Kalpsiz ve diplomalılar.….
Oysa insan tek taraflı yaratılmamış. Kendisi dünya İle uğraşırken , dünyasını imar ederken, ruhunu unutmamalıydı. O unutulan ruhtu insanı insan eden. Diplomalarla dost olmalıydı o “ruh”
Ne diyeyim dostlar. Üstadların dediği gibi diyorum. Kalbi kirli insanların
çağına denk geldik
üstadım.
Nereye adım atsak toz,
hangi yüreğin kapısını
çalsak kir.
Acaba Özdemir Asaf'ın da dediği gibi ;
“Çokça
yağmur yağsa ,
temizlenir mi şu dünya..?
Söylesene hafız. Ağızdan laf almak yerine….
Gönülden dert almayı ne zaman öğrenecek bu insan yığınları , yada ne zaman öğreneceğiz.
...Bahar sadece çiçeklerin acmasıyla gelmez,
Bazen bir insanın gelişi de bahardır.
Gelsin o artık insan.
Bazen bir insanın gelişi de bahardır.
Gelsin o artık insan.
“Çok şey vardı anlatılacak,
o yüzden sustum.
Birini söylesem;
Diğeri yarım kalacaktı.
Sen,
duydun mu sustukları mı”? Demiş
Oğuz Atay...
Sahi duydunuz mu dostlar sustuklarımı da.
Esen kalın güzel insanlar.
Esen kalın güzel insanlar.