Aile, doğduğumuz andan beri bizleri sarıp sarmalayan dış dünyaya hazırlayan bizleri koşulsuz seven toplumun en küçük yapı taşıdır. Bir toplum milyonlarca ailenin bir araya gelmesiyle oluşur. Aynı kültüre, örf ve âdete sahip aileler çocuklarını hemen hemen aynı doğrularla yetiştirir. Çocuk ailesinin ona sunduğu doğruları ve yaşam şeklini büyük oranda kabul eder ve kendisi de ailesinin ona öğrettiği şekilde yaşar.
Aile, bireyin yıkılmaz kalesidir. Herkes her şey yok olur yıkılır ancak bireyin ailesi ayakta arkasında durur. Tabi ki bu durumun istisnası aileler toplumumuzda mevcuttur. Çocuğunun başarısıyla övünen ancak ilk hatasında onu yerle bir eden aileler. İşte benim yazım bu aileler için. Evladının arkasında yıkılmaz kale görevi gören, onu topluma vatana millete hayırlı bir birey olarak sevgiyle, iyilikle yetiştiren aileler başımızın tacı.
İstisnai ailelerde yetişen bireyler de çoğunlukla sağlıklı bir aile kuramıyor. İstisnai aile bireyin ya hiçbir sorunuyla ilgilenmeyip onu yalnız bırakıyor ya da baskı uygulayıp bir kutunun içinde saklıyor. Birey kendi başına karar alamaz duruma geliyor. Aile baskısı bireyin üzerinde o kadar etkili oluyor ki birey tüm yaşamını bu baskı üzerine şekillendiriyor. İşinden tutun da evleneceği kişiye kadar ailesi tarafından yönlendirilen birey kendi isteklerini gerçekleştiremeyip hep başkasının hayatını yaşamak zorunda kalıyor. Ailesinin söylediğini yapmadığı zaman aile tarafından dışlanıyor, hayırsız evlat damgası yiyor. Oysa insan kaç yaşına gelirse gelsin bu hayatta ki en büyük destekçisi, ailesidir. Ailesini yanında bulamayan birey yalnızlaşıyor. Bugüne kadar ailesi tarafından kontrol edilen, yönlendirilen birey boşluğa düşüyor.
Baskıcı ailede yetişen çocuklar büyüdüklerinde herkese karşı sorumlu ve her ortamda baskı altında hissediyor. Bunun sonucunda da toplum tarafından istenmeyen, dışlanan kişilere dönüşüyorlar.
Evlenme kararı alan bir birey evleneceği kişiyi kendisi seçtiğinde ailesi onu kabul etmek yerine her fırsatta eleştirip, evleneceği kişinin açığını aradığında da birey yine arada kalan, sıkışan kişi oluyor. Evleneceği kişi ile ailesi arasında kalan kişilerin iki tarafı da mutlu etmek için verdikleri çaba onların bütün yaşam enerjisini alıyor.
Hepimiz bir ailenin evladıyız ve bir bireyin ailesiyiz ya da olacağız. Bu yüzden daha sağlıklı bir toplumun oluşabilmesi için temelde bu sorunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Bir çocuğu yetiştirirken ne fazla korumacı, sınırlayıcı olmalıyız ne de fazla boş vermiş. Çocuğun bize ihtiyacı olduğu zaman onun yanında olmalı ona yanlışla doğruyu ayırt edebilmeyi öğretmeliyiz. Her hatasında bir tekme vuran da bizler olmamalıyız. Onları yanlıştan çeken, doğruya çözüm üreten aileler olmalıyız.
Bugün geleceğimizin mimarı gençlere baktığımda hayata bakış açıları bizlerden oldukça farklı. Onların bakış açılarına uyum sağlamak için onlarla aynı pencereden bakmaya çalışmalı, anlamalı bolca dinlemeliyiz. Çok fazla eleştirilen çocuklar, baskı altında tutulan bireyler toplum için faydadan çok zarar olarak geri dönmekte.