Anı yaşamak nedir? Anı yaşamak bedenen ve ruhen olduğun yerde olmaktır. Çoğu zaman bedenimiz ile ruhumuz farklı zaman dilimlerinde geziniyor. Birlikte bir bütün olan bu ikili genelde aynı yerde olamıyor. Ruh gelse beden gitmiyor, beden gelse ruh yok oluyor.
İnsanın bedeninden ruhunun çıkması bana göre sadece ölüm ile gelmiyor. Aslında genellikle ruhen ve bedenen farklı yerlerdeyiz. Anda kalmak, var olduğun anı yaşayabilmek büyük bir meziyet. Mesela bir mekândasınız yanınızda eşiniz, çocuğunuz, aileniz ya da arkadaşlarınız var. Beraber sohbet ediyorsunuz. Kaç dakika aktif olarak bu sohbet devam ediyor ya da kendinizi kaç dakika bu anın içinde tutabiliyorsunuz. Ben en fazla 10 dakika bu ortamın içerisinde ruhen ve bedenen yer alıyorum. Sonrası yok. Ya aklımda geçmişteyim, ya da gelecekte.
Hayat akarken, geçmiş günlerin üzerine geçip giden yeni günler eklenirken biz yeni günleri kaçırıyoruz, yaşayamıyoruz. Ya geçmişin dehlizlerinde boğuluyoruz ya da gelecek kaygısının içinde bocalıyoruz. Olmadığımız tek yer yaşadığımız, var olduğumuz an…
Oysa biliyoruz ki ne geçmişin örülmüş duvarlarından bir taşı yerinden oynatabiliriz, ne de geleceğin duvarına düşünce gücüyle bir taş koyabiliriz. Üzerinde değişiklik yapabileceğimiz, kontrolünün tamamının bizde olduğu şimdi ki an ile ilgilenmiyoruz. Sonrasında kaçırdığımız anın pişmanlığına düşüyoruz.
Geçmişi düşünerek ancak depresyona giriyoruz. Geleceği düşünerek de ne olacağım kaygısına kapılıyoruz. Aslında hayat akıp geçiyor. Kuşlar uçuyor, dereler çağlıyor, yağmurlar yağıyor, açılan bazı yaralar kabuk tutuyor, gidenler unutuluyor, gelenler kabul görüyor. Bizler sadece düşünerek yaşadığımız zaman dilimini kaçırıyoruz. Tabi demiyorum ki geleceğinizi hiç düşünmeyin, plan yapmayın tabi ki yapın.
Lakin çok sevdiğim bir söz var, aslında tevekkülün en güzel örneği. “Kul plan yaparmış, tanrı kıs kıs gülermiş” bizler gelecek planları yaparken yağan yağmurun kokusunu içimize çekmeyi, eşimizin elimizi tutuşunu, çocuğumuzun yüzündeki tebessümü, kuşların uçuşunu, ortancaların açışını, gökyüzünün maviliğini, yudumladığımız kahvenin kokusunu, ılık ılık esen rüzgârın saçımızda bıraktığı o tatlı okşamayı unutuyoruz…
Hayat pahalılığının geçim sıkıntısının zirveye ulaştığı şu günlerde biraz rahatlamak adına önerim güzel anları yaşayarak anda kalmak. Gücümüzün yettiğince var olmak için ruh sağlığımızı korumak için iyiye güzele olan inancımızı kaybetmemek için elimizdeki güzel anları değerlendirmek. Elimiz da kalan anımız güzel kalsın…
Dünü mutlu yarını umutlu yapan bugündür. Öyleyse bugüne iyi bakabilmek önemlidir.