Teknoloji hayatımızın vazgeçilmez parçası. Artık bir çok iş teknolojik imkânlarla yürütülüyor, imkansızları imkanlı hale getiriyoruz. Teknolojik gelişmelerin içinde doğan çocuklarda yaşamlarını teknolojiyle bütünleştiriyor. Ancak teknolojinin iyi yanları dışında birde karanlık yüzü var.
Teknolojiyle anne karında tanışan bir nesil yetiştiriyoruz. Kullanılan akıllı telefonları, tabletleri henüz okuma yazma bilmemesine rağmen birçok yetişkinden daha iyi kullanan çocuklardan bahsediyorum. Evet bu çocuklar akıllı ekranları her ne kadar kullanmayı bilse de onlara zararlı olan içerikleri seçemiyor, hiç izlememesi gereken onlarca videoyu, içeriği izliyor. Bir çocuğun dünyasını bulandıracak içeriğe sahip videoların ise popülaritesi her geçen gün artıyor.
Her türlü videonun bulunduğu Youtube’den bahsetmek istiyorum. Çocuklar, ebeveynleri farkına bile varmadan Youtube’den akıl almaz içeriğe sahip videolar izliyorlar. Çocukların izlediği içeriklerin birçoğu ise yine başka çocuklar tarafından çekiliyor. En çok izlenen ve bağımlılık yaptığını düşündüğüm oyuncak açma videoları çığ gibi büyüyor. Onlarca sakız kutusunun, sürpriz yumurtanın tek tek açıldığı videolar bir süre sonra çocuğun halinde tavrında değişikliğe sebep oluyor. Masum görünen bu videolar çocuğun dünyasını değiştiriyor, çocuk konuşurken sadece bu sürprizlerden, oyuncak açma videolarından bahsediyor. Aileye bu oyuncakları alması yönünde baskı yapıyor, ağlayarak bu oyuncakları aldırmaya çalışıyor. Fakat asıl anlatmak istediğim şey bu oyuncak videolarından çok daha vahimi. Korkunç görselleri olan, değişik kurguya sahip korku oyunu videoları.
Bu korku oyunu videoları çocuklar arasında oldukça popüler. Masum bir varlık olan çocuğa oyun videosu adı altında sunulan vahşet dünyası beni korku ve paniğe sokuyor. Geçtiğimiz gün bu konuyla ilgili yaşadığım bir durumu paylaşmak ve aileleri de uyarmak istiyorum. Oğlumla dolaşmaya çıkmıştık, oğlum bir anda gördüğü bir pelüş oyuncağı almak istedi. Oyuncağın ne olduğuna anlam veremediğim için almak istemedim. Çünkü oyuncak ne sevimliydi ne de anlamlı bir şey. Mavi tüylü, korkunç sivri dişleri olan, ağzının kenarları kanlı bir pelüş düşünün. Oyuncak satıcısı bu senenin modasının bu oyuncak olduğunu ve çok popüler olduğunu söyledi. Ben oyuncağı ilk defa görürken oğlumun oyuncağın adını bile biliyor olmasına da şaşırdım. Aldık eve geldik, oğlumun tabiriyle Vugi Vugi oyuncağını araştırmak istedim. Youtube’de arattığımda karşıma çıkan görsellere mi şaşırayım, kurguya mı? Bir oyun kahramanı adı Huggy Wuggy aslında bir canavar, tasarlanmış bir korku video oyunu. Bir fabrikada üretimi yapılırken üretim durduruluyor. Bu oyuncak da içerde kalıyor… Anlamsız, ölümlü, mezarlıklı bir çocuğun asla izlememesi gereken şeyler.
Ve bu oyunun kahramanı Huggy Wuggy çocuklar arasında inanılmaz derecede meşhur. Çocuklar oyuncağı gürünce bile hem korkuyor hem de değişik hallere giriyor, farklı tavırlar sergiliyor.
Çocuğumun izlediği şeyleri kontrol eden, kısıtlayan bir anne olarak bunu nereden nasıl izledi bilmiyorum. Bir daha izlememesi için alınması gereken tüm önlemleri aldım. Ancak yaşadığım bu olay beni yeniden Youtube içeriklerini düşündürmeye sevk etti. Geleceğimiz çocuklarımızın nelerle akıllarının bulandırıldığı, en ufak bir dalgınlıkla neler izleyebildikleri, nelere ulaşabildikleri tedirgin etti. Buradan siz değerli ailelere sesleniyorum, çocuklarınız akıllı ekranlara bakarken yalnız bırakmayın. Sizin izlediğiniz sandığınız şeylerin çok daha dışında korkunç şeyler izleyebiliyorlar. Artık ebeveynlerin görevleri çok daha ağır ve zor. Çocuk yetiştirmek, çocuğunun ruhsal ve bedensel gelişiminin sağlığını korumak daha meşakkatli. Eline salçalı ekmek verip sokağa salınan çocuklar yok maalesef…