Güzellik nedir? Güzellik neye ve kime göre değişir? Klişe bir sözle başlayacağım. "Güzellik görecelidir.” Güzellik önceleri göreceliydi hatta insanın sevdiği göze en güzel görünendi. Ancak son zamanlarda güzellik göreceli olmaktan çıkıp bir standarta oturtuldu. Oluşan güzellik algısına uymayanlar, güzellik merkezlerinin yolunu tutup bıçak altına yattı.
Aramızda güzellik uğruna estetik yaptırmayan kaç kişi kaldı? Küçük dokunuşları (botoks) saymıyorum bile. Oluşturulan güzellik algısına uyum sağlamaya çalışan insanlar kendi ile barışmayıp, olması gerektiği düşünülen vücutlara kavuşmaya çalışıyor. Standart kıyafetlere girmek isteyenler, burnundan memnun olmayanlar, göz kapaklarını fazla bulanlar, kirpiklerini yetersiz görenler, vücut hatlarını belirginleştirmek isteyenler, dudak dolgusu yaptırmak isteyenler, olduğu kiloda kendisini güzel bulmayanlar… Saymakla bitmeyecek kadar operasyon türedi. Ve anladığım kadarıyla kimse kendi bedeninde mutlu değil, hep olunması gereken, algı oluşturulan bedene taşınmak istiyor.
Estetik operasyon geçiren insanlara baktığımda aralarında kan bağı olmamasına karşın ya kardeş ya da kuzen gibi benzer olduklarını görüyorum. Herkes, herkese benziyor. Bu benzerlik kimseyi rahatsız etmemesine karşın toplum içinde güzel olan oymuş gibi addediliyor. Sosyal çevrenize bir bakın. Önceden kaç kişinin burnu estetikti, ya da kaşları yapılı, ya da göz kapakları alınmış. Bir de şimdi bakın kaç kişi bu operasyonları geçirmiş? Sayının ne kadar çok arttığını, güzellik algısının bizleri nasıl esir aldığını göreceksiniz. Birçok insan artık güzellik algısını, sağlıklı olmakla eş değer tutuyor. Üstelik bu algı kalıcı olan bir durum da olmuyor. Tıpkı moda gibi sezon sezon değişiyor. Bu sene moda olan kalın kaş, seneye yerini ince kaşa bırakıyor. Kaşını önceki sezonda kalınlaştıranlar yeni sezonda inceltiyor.
Oysaki doğal olan her şey güzellik de buna dâhil en güzelidir. Herkesin kendine ait olan mimikleri çok özeldir, şahsidir. Oluşturulan bu güzellik algısı insanların psikolojik olarak yıpranmasını tetiklemektedir. Bu algı, insanların kendi bedeni ile olan barışıklığını ortadan kaldırır, yok eder.
Doğada siz hiç kendi desenini beğenmediği için farklı bir çiçek gibi açmaya çalışan bitki gördünüz mü? Ya da bu sene pembe çiçek açan bir bitkinin aynı dalından turuncu çiçek açtığını. Yok göremezsiniz. Çünkü doğa doğal olandır. Aslında insanoğlu da kendi doğal güzelliği ile barıştığında doğala, en güzele varacaktır. Kilolu olmak çirkinlik göstergesi olmadığı gibi zayıf bir bedene sahip olmak da güzellik göstergesi değildir. Bu algıları yaratan insanoğlundan başkası değildir.
Kendini sevmek bedenini sevmekle başlar. Bedenini sevmeyen biri hiçbir şeyi sevemez. Her şeyden önce bize verilenleri kabul edip iç güzelliğimiz ile şekillendirmeliyiz. O çirkin, bu güzel gibi söylemlere mahal vermemeliyiz. Çünkü oluşturulan bu güzellik algısıyla herkes birbirinin aynısı olmaktan öteye varmıyor.