Bugünlerde sizce de tam hastalık havası değil mi? Bence tam olarak bu hava o hava. Takvimler 6 Mayıs’ı gösteriyor ancak bu tarih sadece takvimde. Gerçekte bildiğimiz kasım sonu aralık başı soğukları. Bayramda incecik alınan bayramlıklar ya içine kışlıklar giyilerek kamufle edildi ya da alternatif giysiler tercih edildi. Bir türlü gelmeyen yaz, gitmeyen kış hastalıkları da beraberinde getirdi.
Mayıs ayındayız. Normal şartlarda güneşin içimizi ısıtmasıyla uyanıp tatlı bir bahar havasıyla günü başlamamız gerekiyor. Ancak güne ayağımızdaki çorabın daha kalınını giyip kapattığımız kombileri geri açarak başlıyoruz. Bahar geldi diye kaldırdığımız montları geri çıkardık bildiğiniz kış modunda takılıyoruz. Ama hepimizin içinde bir baharı getirme telaşı, hevesi. Ee bu heves de görüyorum ki kıyafetlerimize yansıyor. Hava durumunu bile bile bir umut ısınır diye aldığımız bayramlıklar da bunun şahidi. Dışarı çıkarken ısrarla giydiğimiz kısa kollu incecik baharlıklarda.
Havaların dengesizliği sadece ruhumuzu karartmakla kalmadı. Zaten soğuk ve salgınlarla dolu bir kışı geride bırakmışken, sıcak havalara kavuşmanın sevinciyle yanıp tutuşurken geri gelen kış adeta hayal kırıklığı oldu. Geçmesini beklediğimiz soğuk algınlıkları, boğaz enfeksiyonları nur topu gibi geri geldi.
Giydiğimiz incecik kıyafetlerin getirisi hastalıklardan da payımıza düşeni aldık. Hastalık havası dediğimiz havalar gerçekten de hasta etmeyi bir güzel başardı. Kiminle konuşsam ya soğuk algınlığı, ya gribal enfeksiyon ya da viral enfeksiyonla savaşıyor. Eskilerin dediği gibi ayağımızı sağlam giyinmedik sanırım. Güven olmayan havalara haddinden fazla güvenip soluğu hastanelerde aldık.
Hava durumu raporlarını incelediğimde bu ayında pek parlak geçmeyeceğini anladım. Bundan sonra tedbir elde. Ne sabah evden çıkarken parlayan güneşe aldanacağım, ne de bana gülümseyen mavi gökyüzüne. Ayağıma botumu, sırtıma montumu giyip yazı bekleyeceğim.
Önceden iki sıcak gün gördü diye hemen çiçeğe duran erik ağaçlarına üzülürdüm. İlk sıcaklarda tüm güzellikleriyle çiçeklerini açıp kış soğuğunu yiyince meyvesiz kalmalarına kıyamazdım. Şuan hepimiz erik ağaçlarıyla aynı kaderi yaşıyoruz. Gördüğümüz yalancı sıcaklara aldanıp kışlıklarımızı çıkarınca, hastalıkları vücudumuza bile isteye davet etmiş olduk.
Uzun zamandır ben böyle soğuk bir nisan ve mayıs yaşamamıştım. Belli ki doğada değişen dengeler artık iyice kendisini belli etmeye başladı. Bahar diye bir mevsim neredeyse yok oldu. Yaz ve kış olarak iki mevsim yaşayacak gibiyiz. Montu, botu çıkarıp terliğe, atlete döneceğiz gibi…