Öğretmen bir çocuğun anne ve babasından sonra tanıyıp güvendiği yegâne kişidir. Öğretmen öğrencisinin hayatına dokunabilen, ona iyiyi güzeli öğretebilen, onun yeteneğini, dünyasını keşfedebilendir. Öğrencisini topluma yararlı bir birey olarak yetiştiren, seven, koruyandır.
Ailesi tarafından yeterli sevgiyi ilgiyi göremeyen yoksun büyütülen bir çocuğu sevgiyle ilgiyle sarıp sarmalayan geleceğine yön verendir öğretmen. Kalem ucu kırılan bir çocuğun kalemini açandır öğretmen. Burnu akan öğrencisinin burnunu silendir, ona ilk harfi, ilimi, bilimi, coğrafyayı, tarihi, kimyayı, matematiği öğretendir. Köy okulunda öğrencileri üşümesin diye erkenden gelip sobayı yakandır. Öğretmen karanlıkta kalan bir çocuğa ışık olandır, ona elini uzatıp aydınlığa çıkarandır. Her başarısında saçını okşayıp daha iyilerini yapabileceğine ikna edendir. Başaramadığı durumda öğrencisini ayağa yeniden kaldıran, ona umut olandır. Öğretmen öğrencisinin gözünde saygın kişiliğe sahip, her şeyi bilen, bildiklerini de şefkatle aktarandır. İyi bir öğretmen binlerce sağlıklı birey demektir. İyi bir öğretmen, bir öğrencinin başına gelebilecek en güzel şeydir. Dersi sevdiren de odur, okulu sevdiren de. Eğer bir öğrenci öğretmenini severse okulunu sever, okulunu severse aldığı eğitimi doğru yönde kullanır.
Öğretmenlerimiz bu kadar önemliyken geçtiğimiz hafta yaşanan olay hepimizi derinden etkiledi. Öğretmen olduğu söylenilen bir şahıs küçücük öğrencisini kuytu bir köşeye çekip defalarca darp ediyor. Öğrencinin imdadına bir başka öğretmen yetişip öğrenciyi kurtarıyor. Öğrencisine şiddet uygulayan şahsın videosu sosyal medyada yayınlanınca, şahıs hakkında soruşturma başlatıldı ve gözaltına alındı. Mesele bu şahsa verilecek ceza değil bence, mesele eğitim sektöründe hala var olan bu zalim zihniyet. Ben bu zihniyete birebir maruz kalmış bir öğrenciyim. Ve eminim ki benim gibi binlerce öğrenci, öğretmen şiddetine maruz kalmıştır. Benim şansım bu zalim zihniyetin yanında, şefkatle beni sarıp sarmalayan yeniden ayağa kaldıran başka öğretmenlerimin olmasıydı.
“Öğretmenin vurduğu yerde gül biter” zihniyeti kendi zalimliğine bir kılıf uyduran öğretmen zihniyetidir. Öğretmenin vurduğu yerde gül bitmiyor, öğretmenin vurduğu yer kuruyor, soluyor, ölüyor… Bir tokat bir tekme sadece öğrencinin bedenine zarar vermiyor. O tekmenin tokatın kalpte, duygularda açtığı yara bir ömür kapanmıyor. Öğretmenliği meslek olarak görüp, ay sonu aldığı maaşa bakan bütün öğretmenler zalim zihniyetin yapı taşlarını oluşturuyor.
Öğretmenlik her şeyden önce gönül işidir, sevgi işidir. Öğretmenlik yapmak sabah okula gidip müfredatta yazılanı anlatıp dersten çıkıp eve gitmek değildir. Şiddet videosunu izlerken, bir öğretmenim kim olmaması gerektiğini net olarak görmüş olduk. KPSS’den geçerli puanı alıp atanmak bir kişinin öğretmen olduğu anlamına gelmez. Çünkü öğretmenlik hassas bir terazidir. Atama için şart koşulan puanların ötesindedir.
Mesleği Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ten teslim alan ve hakkıyla yapan öğretmenlerimiz, hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Mustafa Kemal “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” derken, bir öğretmenin toplum için ne olduğunu en güzel şekilde ifade etmiştir. Yazıma son verirken atanıp işini gönülden yaparken şehit edilen öğretmenler, Necmettin Yılmaz ve Şenay Aybüke Yalçını’da rahmetle anıyorum.