Dünya kocaman bir fabrika, insanlar ise birer makina gibi. Herkes kendine sunulan gerçeği mi ezberlemiş, yoksa gördüğü neyse ona inanıp, gerçekleri kulak arkası edince daha mı rahat etmiş bilemiyorum. Ama insan makinalarıyla dolu bu fabrikada, kendini gerçekleştirmek, farklı bir şeyler yapmak isteyen insanların hayatı çok zor onu biliyorum.
Bilgiye ulaşmak artık o kadar basit ki. Bu yüzden kimsenin bilmediği bir şey yok. Bir tıkla geliyor bilgi, öyle okumana da gerek yok. İstenilen kelime aratıldığında ilgili metin de çıkıyor karşına. Herkesin her şeyi bildiği dünyada da her şey daha zor. Cahile laf anlatmanın zorluğunu biliyoruz ama cahille sohbeti maalesef kesemiyoruz. Sağda solda her yerdeler çünkü...
Cahillere bir şekilde alıştık yine he dedik geçtik, görmezden geldik, kafaya takmadık, idare ettik. Ama son zamanlarda çok çok artan içi dışı bir insan modelleri artık aldı başını gitti.
Bu modeller öyle ki farklı fabrikaların ayni ürünü gibi. Etiketleri farklı olsa da içerikleri hep aynı. Benim ne varsa dilimde, içim dışım bir, ben dobra insanim, kimsenin arkasından konuşmam, ne varsa dilimde diye ağzına gelen her sözcüğü tartmadan konuşuyorlar. Konuştukları kelimeleri düşünmedikleri için karşılarındaki insanlar için ne ifade edeceklerini de kestirmiyorlar.
Bildiğimiz patavatsızlığın, nerde ne konuşacağını bilmezliğin adını dobralık, içi dışı bir insan gibi terimlerle süsleyip sunuyorlar.
Ve maalesef bizler de bu insanlara tahammül etmek zorunda kalıyoruz. Hayatımızın içinde sayıları her geçen gün artıyor. Sanki bir fabrika var ve patavatsız insan ürerimi konusunda düğmeye basmış gibi. Sürekli piyasaya yenileri çıkıyor.
Aklı başındaki insanlar alaya alıp, dalga geçerek kendi saçmalıklarıyla ön planda olma arzusu taşıyan bu şahıslar insanın ruhunu emmekten başka hiç bir işe yaramıyor.
Açıkçası dobralık kisvesi altında, ağzına gelen her şeyi patavatsızca söyleyen şahıslar bizlerin yer açtığı kanaatindeyim. Kimse bir şey söylemediği için bu şahıslar kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sanıp, söylediklerinin arkasında duruyor.
Gerçekten insan davranışlarını anlamak, anlamaya çalışmak çok zor. Zalimin zulmü, cahilin cesareti derken aklı başındaki insanların gideceği yer kalmadı. Ruh halimizin iyiden iyiye daraldığı zamanlarda bu tip insanlardan kaçınmak yapılacak en mantıklı kaçış diye düşünüyorum.
Fabrikasyon olan her şey mi zararlı olur be kardeşim. İnsan emeği, el işçiliği olan ürünlerin neden bu kadar kıymetli olduğunu bir kez daha bu açıdan bakarak anlıyorum. Çünkü insan davranışlarının bile fabrikasyon olanı yapay, kalitesiz ve niteliksiz. Kendileri nitelikli olduklarını iddia etseler de nitelikle yakından uzaktan ilgileri yok.
Lütfen ama lütfen çevrenizde bulunan bu patavatsız insanlara pirim vermeyin. Onları dinlemeyin, dinliyormuş gibi de yapmayın. Sizler onları dinleyip, ses çıkarmadıkça çoğalıp etrafımızı çepeçevre saracaklar...