Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, hem tarih hem de coğrafi açıdan gezilecek görülecek yüzlerce yer, yüzlerce müze ve kalıntı var. Peki, biz bu güzelliklerin ne kadarını geziyoruz? Ülkemizin sahip olduğu bu değerlere ne kadar sahip çıkıyoruz? Kıymeti yok, biz elimizdeki bu değerlerin kıymetini bilmiyoruz.
Müzelerden bahsetmek istiyorum öncelikle. Tarih kitaplarından öğrendiğimiz bilgiyle sınırlı kalıyor geçmişimize ait bilgilerimiz. Yada son zamanlarda popüler olan tarih dizilerinden öğreniyoruz çat pat. İçinde yaşadığımız coğrafya aslında bize en büyük nimet. Kocaeli’nde yaşıyoruz ancak birçoğumuz yaşadığımız şehirde var olan müzeleri, tarihi yerleri bilmiyoruz. Ya hiç gitmemişiz ya da bir kaçını ancak gezmişiz.
Gezip görmeyişimizin arkasına hep hayat telaşesini, maddi sıkıntılarımızı sıkıştırıyoruz. Ancak bana göre asıl mesele önceliğimizin ruhumuzu doyurmak olmayışı. Önceliğimiz karnımızı doyurmak olunca yanı başımızdaki güzelliklere gözümüzü kapatıp, kulağımızı tıkıyoruz. Müze giriş ücretleri çok mu pahalı ya da gidilmeyecek kadar yüksek mi diye müze giriş ücretlerini araştırdım. Fiyatların çok uygun olduğunu söyleyemeyeceğim ancak ayda bir kere de olsa bir müzenin ziyaret edilmesine engel bir meblağ olmadığını da belirtmek isterim.
Mesela çok kişi tanıdım Paris’e gidip Eyfel Kulesi önünde fotoğraf çektirmek için can atan. Ve yine çok kişi tanıdım kendi şehrinde bir dolmuş mesafede olan müzeyi, tarihi mekânı ziyaret etmeye üşenen. Hani komşunun tavuğu hep kaz görünürmüş ya hesap tam da bu. Eyfel’in gezilip görülmesine karşı değilim ancak önce kendi şehrini, kendi tarihini gez Eyfel’i sonra gezersin. Fransa’da olunca mı güzel yoksa Eyfel. Eyfel burada olsa acaba aynı istekte olunacak mı? Neden kendi tarihimize göz kapayışımız? Neden bizim olanı değersizleştirişimiz? Bizim değer vermediğimiz bir şeye başkasının değer vermesini, gözümüz gibi bakıp korumadığımız değerlerimizi başkasının korumasını nasıl bekleyebiliriz? Kale duvarlarına, tarihi surlara adımızı, aşkımızı bizden başka yazıp yüzyıllar ötesinden bize ulaşan o eserleri mahfeden de bizler değil miyiz? Tarihimize, kültürümüze olan bu saygısızlığımız neden, nereden geliyor?
Cevabını bulamadığım binlerce soru dolaşıyor kafamda. İnsan önce kendisinden başlamalı diyerek yine kendimden ve elimin uzanacağı, sözümün geçeği arkadaşlarımdan, ailemden başlıyorum işe. Öncelikle yaşadığım şehirden Kocaeli’nden başlıyorum tarih turuna. Kocaeli’nde tarihe dair ne varsa gezip görmek için söz veriyorum kendime. Kocaeli bittiğinde rotamı İstanbul’a çevireceğim. Sokak sokak tarihe dair ne varsa gezip tamamlayacağım. Sonrası araçla 50 dakika kadar süren Bursa’ya doğru rotamı çevireceğim. Ben önce kendime sonra atalarıma söz veriyorum. Güzel ülkemi tanıyıp, keşfetmek istiyorum. Yaşam amacıma yeni bir amaç daha ekliyorum. Biliyorum ki geçmişin izleri gelecekle karışınca muazzam bir atmosfer oluşturacak. Sizlere de bu yazın amacı olarak şehrimizi tanımayı öneriyorum. Önce yaşadığımız şehri tanıyalım.