Yemek yemek sadece acıkınca yapılan bir eylem midir sizce? Sadece yaşam fonksiyonlarımızı yerine getirsin diye mi doyarız? Mutsuzken aklımızdan sağlıklı besinler, sebze ve meyve değil de pastalar, börekler, cipsler, kolalar, pizzalar geçmesi bir rastlantı mıdır? Hepsinin tek bir cevabı var.
-‘Hayır!’
Duygularımız, ruh halimiz gün içinde yaşadığımız durumlar besin ve öğün tercihlerimizi etkilediği su götürmez bir gerçek.
Bu öyle kısır bir döngü ki… Mutsuz hissettikçe kötü beslenir, kötü beslendikçe daha da mutsuz hissederiz. Moralimiz bozuk, mutsuz, halsiz ve yorgun hissettikçe bizi mutlu edecek karbonhidratlara, yağlı, tatlı yiyeceklere yöneliriz. Başta etkili de olur. Kısa bir süreliğine de olsa kendimizi daha iyi hissederiz. Ama bu beslenme tarzı uzun vadede bir çok sağlık problemini de beraberinde getirir. Kendimizi ilerleyen süreçlerde daha da halsiz, yorgun ve mutsuz hissederiz.
Şimdi bir de olaya bardağın dolu tarafından bakalım. Mutlu, pozitif, hayattan keyif alan bireylerin beslenme düzenleri standart beslenme düzenlerinden çok daha iyi koşuldadır. Alışılmış bir düzenden çok daha fazlasıdır dengeli beslenmek. Vücudun neredeyse eksiksiz aldığı; vitamin, mineral, protein gibi besin ögeleri kişinin beynine olumlu sinyaller gönderen nörotransmitter madde salgılanmasına neden olur böylelikle daha fazla mutluluk daha fazla sağlıklı beslenme adımlarını, daha fazla sağlıklı besin tercihleri de daha mutlu kişilere yol açan olumlu yönde bir kısır döngüye neden olur.
Vücudumuz birbiriyle bağlantılı sistemler bütünüdür. Herhangi bir düzende bozukluk tüm yaşantımızın istemediğimiz bir yola girmesine neden olur. Kısa vadede bizi tatmin eden yemekler mutlu eden çikolatalar film izlerken eşlik eden cipsler dedikodu arası çekirdek kolalar uzun vadede yaşam kalitemizi düşüren, olumsuz duygu durumları, depresyon gibi istemediğimiz alışkanlıklara dönüşürken beynimize daha fazla istiyorum sinyalleri yollarlar.
Herhangi bir başarı durumunda ise beynimiz ödül sinyalleri göndererek kendimize bunu yemeyi hak ettin vicdan rahatlatması yaşatırlar. Neredeyse hiç kimse özel gün ve kutlamalarda sağlıklı besin tercihlerinde bulunmaz. Psikolojik olarak başarı ve hak edilmişlik yüksek kalorili daha yağlı fazlasıyla işlenmiş şekerli besinleri tüketmemizi normal kılar. Bu engeli aşılamayacak boyuta gelmeden yıkmak ileride sevdiklerimizle daha sağlıklı günlerde bir arada olmamızı sağlar. Bireysel başa çıkılabilecek durumlarda kişi kendi doktoru olmalıdır.
Vücudumuz, beynimiz, düşüncelerimiz ve yaşadıklarımızla hepimiz biriciğiz.
Bize bahşedilen bu armağana şefkatli davranmak, ona iyi bakmak, onu sevmek, koruyup kollamak ise bizim asıl görevimiz. Siz psikolojik ve fiziksel olarak iyi değilseniz, kendinizi sevip saygı duymazsanız bunu başkası sizin adınıza asla yapmaz. Kendinize iyi bakın değerli okurlar.
Haftaya buluşmak dileğiyle…