Allah; olmayacak olsa, istemeyi yaratır mıydı? dedi yazar.
Evet, dedi, İbrahim, yaratırdı. Bir şeylerin olması ya da olmaması değil isteyip de olmayınca ne yapacağındır belki mesele. Diyor bir yazısında Güray Süngü. İşte dostlar kişiyi tanımamızın, görüşünün, ahlakının ve görünmez o yüzünün çıktığı yer, tam da burası oluyor.
Eğer ahlakının ve edebinin ne sevide olduğunu görmek istersen davranışın burada ortaya çıkar. Bu nokta da göstermiş olduğun en güzel tavır, ahlakın zirve yaptığı bir noktadır. Bu noktada ahlakın timsali olan insanlar “bana düşen güzelce bir sabırdır”. Diyerek yollarına devam etmişler ve bir kasım insanlarda devam ederler. İşte bu ahlakın zirvesine ulaşan insan, yaratılış amacının farkına varır. Ya da kendine göre bir sürü sebep sunar, gaye ve amacından sapar. İşte imtihanın sonucudur burada insanlığın göstermiş olduğu tepki.
Dostlar; biz insanlar, şu güzelim dünya hayatımızda çeşitli zorluklardan geçeriz. Bu zorluklar bizleri yıldırmamalıdır. Yaşanılan o güzelim zamanlar, bizim zorluk diye adlandırdığımız durumlar, bizlerin daha sağlam, daha köklü bir duruşun sağlamlığını anlatır biz insanlara. Nasıl ki esen sert rüzgarlar, bir ağaç fidanın köklerinin daha sağlam yere kök salmasını destekliyorsa, dünyamızdaki fırtınalarında, biz insanlara sağlam bir duruş, köklü bir varoluşu öğretir. Yoksa basit rüzgarlarda eğilip pes edersek, zirveleri zorlayamayız. Hepimiz biliyoruz ki zirvelerin manzaraları çok güzel oluyor. Yokuşların sonunda ‘yok’ oluş yoktur, bizim inancımızda. Bizim o yok sandığımız yerlerde nice ‘var’ olmuş yiğitlerimiz çıkmıştır.
"Yokuşların sonunda yok oluşlar varmış, bilseydim nefes nefese koşmazdım" demişlerdir bir kısım insanlarda. Kolayca pes etmişlerdir. Ve bununla kalmayıp birde sızlanıp durmuşlardır. Geçen günlerine. Oysa hayatın bizlere sunmuş olduğu, yaşantımızın her anını, inişiyle çıkışıyla, kaderin tüm cilvesini en güzel şekilde okuyup hayatın anlam kazanmasıdır. Bizim için önemli olan.
Elindeki tesbihin imamesi gibiyim ey yar, itsen de çeksen de sana gelirim..der.
Mevlana. İstikametimiz bellidir. Şu hayatta. Hepimiz bir yolun yolcusuyuz. Başımız ve sonumuz ‘yâre’ ulaşmak.
Evet. Sen!
Sadece sabret; belki de senin güneşin gece doğar. Gecelerini boş geçirme. Gece de ‘yol’ al. Dolunayın -güneşin, yıldızlar -pusulan olsun.
Bazen hayat yolunda durman gerekebilir. Hayat bazen molalar verir insana. Bazen de, molalar iyidir. Bizi kendimize getirir. İnsan evvelâ kendine iyi gelmeli değil mi?
Ne mutlu kendine gelen insanlara.
Esen kalın. Güzel insanlar.