Evet uzun süredir sessiz kaldığım bir konuyu bugün dile getirmek istiyorum. Gebze’de yaşanan asayiş olayları. Her gün yenisi yaşanan, ceviz kabuğunu dahi doldurmayacak sebeplerden çıkan kavgalar… Gebzeliler gergin, Gebzeliler sinirli, Gebzeliler öfkeli, Gebzeliler patlamaya hazır bomba gibi…
Sakin kalmak, öfkeye yenik düşmemek, yaşadığımız durumlar karşısında çözüme götürse de son günlerde demeyeceğim son bir yıldır pek kullanılmıyor. Yani taraflar çözüm bulmak yerine sorunu iyice büyütmeyi seçiyor. Tartışmalar kavgaya dönüyor, kavgalarda bıçaklar, silahlar havada uçuşuyor.
Gebze’de bulunan gazetemize işe gelirken acaba ne olacak? diye kendi kendime düşünüyorum. Çünkü gazetemizin bulunduğu mevkide bir hafta içinde bu tür asayiş olayları günün sıradan olayları haline geldi. Aslında bugün sizlere çocuklarına şiddet uygulayan bir anne ve babadan bahsedecektim. Çocuklarına şiddet uygulayıp birbirlerini “ En çok şiddeti sen uyguladın, ben daha az vurdum” gibi iğrenç şekilde suçlayan iki ebeveynden. Lakin çalışma arkadaşım sabah mesai saatinde işe gelip tekrar koşarak geri çıkınca yazımın konusu değişti. Geçtiğimiz günlerde gazetemizin önünde bir silahlı kavga meydana gelmişti bugün de bıçakla adam yaralama. Tartışma yaşanmış kavgaya dönüşen tartışmada bıçaklar konuşmuş ve taraflardan biri bıçaklanıp hastaneye kaldırılmış. Olay yeri kan revan içerisinde, çevreden geçenler şaşkın, çevreden geçenler korkulu gözlerle etrafına bakınıyor…
Gebze’de yaşanan bu olaylar aklıma Teksas’ı getiriyor. Olayların bir türlü bitmediği, hepimizin az çok bildiği o meşhur eyalet. Ne oluyor bize? Ne yapıyoruz? Neden bu kadar gerginiz ve kimsenin kimseye tahammülü kalmadı? Hani insanlar konuşa konuşa anlaşıyordu?... Açıkçası ben son zamanlarda çevremde konuşarak anlaşan bir insan ikilisine denk gelmedim. En basit örneği halk otobüslerinde her gün herkes birbirine karşı garip bir tavırla yaklaşıyor. Otobüse binen ayakta durana, ayakta duran koltukta oturana, koltukta oturan ayakta durduğu için çantası değen yolcuya, yolcu otobüs şoförüne, şoför yolculara… Derken liste kabarıp gidiyor. Hani selam verdik borçlu çıktık durumu varya, o şu sıralar selam verdik kavga ettik işine dönüyor. Toplum o kadar gergin, o kadar hoşgörüsüz ki…
Bir kıvılcım misali yanından geçildiğinde en ufak rüzgâra bakıyor, hemen alevlenip ateş topuna dönüyor, yaktıkça yanıyor, yandıkça büyüyor ve alanına yeni alanları katıyor.
Tamam evet zaman zaman hepimiz sinirleniyoruz, geriliyoruz, yükseliyoruz ama kendimizi kontrol etmesini bilelim. En azından bulunduğumuz ortamdan uzaklaşıp sakinleştiğimizde konuşmayı, iletişim kurmayı deneyelim. Karışımızdaki kişinin de bir insan olduğunu unutmayalım. Farklı bir türden canlıyla karşılaşmış gibi muamele etmeyelim. Yani ne bileyim sanırsınız Gebze bir safari. Nerden ne geleceği belli olmuyor, trafikte kavga edenler iki dakikada silaha, bıçağa sarılıyor. Durun bir yahu bir silkelenip kendimize gelelim. Topluluk içerisinde yaşadığımızı unutmayıp, toplumun yaşama şekline ayak uyduralım. Eğer göçebe yaşam çok güzel, insanoğlu için çok uygun olsaydı zaten atalarımız yerleşik yaşama geçmezdi. Denendi bunlar, olmadı. Demek ki insanlık için en makul yaşam şekli toplu bir yaşam. Lütfen sakin olalım, ateş seni kim üfledi modundan çıkıp sorunlarımızı akılcı yollarla çözelim. Herkese sağlıklı, sakin, dingin günler geçirmesini diliyorum. Gebze Teksas değildir. Gebze sanayinin kentidir. Gebze ekmeğinin peşinde olan milyonlarca vatandaşın ekmek yediği kenttir. Çok çok sakinlik çok çok huzur lütfen…