Türkiye günlerdir birçok yerde meydana gelen orman yangınları ile mücadele ediyor. Orman, orman canlısı, insanlar ve yapılar peşi sıra gelen yangınlar ile küle dönüşüyor. İmkanı olanlar yardıma koşarken, hava desteğinin yetersiz kaldığı yönünde toplumda eleştiriler var. Yangınların sosyal ve siyasal sonuçlarını uzmanlarına bırakarak bu yazımızda orman yangınların hukuki boyutunu ele alacağız.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 169.maddesinde devletin ormanları koruma ve geliştirme yükümlülükleri düzenlenmiştir. Buna göre devlet, ormanların korunması ve sahalarının geliştirilmesi için gerekli kanunları koymak ve tedbirleri almak zorundadır. Yanan ormanların yerine yeniden orman yetiştirilmek zorunludur. Bu alanlarda başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılması mümkün değildir. Ormanların mülkiyeti devredilemez. Ormanlar devletçe yönetilir ve işletilir. Ormanların zamanaşımı yoluyla dahi mülkiyetinin kazanılması mümkün değildir. Anayasamızda böyle bir düzenleme mevcutken 28 Temmuzda Resmî Gazetede yayınlanan 7734 sayılı kanun ile Turizm Teşvik Kanununda değişikliğe gidilmiştir. Bu düzenleme ile kültür ve turizm gelişme bölgelerinde bulunan arazilerde yetki Tarım ve Orman Bakanlığından alınıp, Turizm Bakanlığına verilmiştir. Dolayısıyla yapılan düzenleme ile orman vasıflı alanların turizm alanlarına dönüştürülmesinin yolu açılmış bulunmaktadır. Yapılan yasal düzenlemenin Anayasanın 169.maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığının tartışılacağı açıktır. Kanaatimizce de yapılan yasal düzenleme Anayasanın 169.maddesine aykırıdır. Özellikle böyle bir hassas döneme denk gelen bu yasal düzenlemenin gerek yasal gerekse vicdani sonuçlarını önümüzdeki günlerde daha net olarak görme fırsatı olacaktır.
6831 sayılı Orman Kanununda birçok orman suçu düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanunun 76.maddesine göre ormanlarda izin verilen yerler dışında ateş yakmak veya izin verilen yerlerde yakılan ateşi söndürmemek, ormanlarda yangına neden olabilecek madde atmak, ormanlara dört kilometre mesafede anız ve bitki örtüsü yakmak yasaktır. Bu fiillere aykırı hareket etmek suretiyle yangına sebebiyet verilmesi halinde sebep olan kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır. Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman yangınına sebep olan kişiler iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Orman yangının kasten çıkarılması halinde ise en az 10 yıl hapis cezasına hükmedilecektir. Kasıtlı orman yangının bir örgüt faaliyeti kapsamında çıkarılması halinde ise fail müebbet hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Yasal düzenlemede cezalar hapis cezası olarak öngörülmüş olup böylece ormanların toplum için önemi ortaya konulmuştur. İlgili suçlarda seçimlik yaptırımlar da öngörülmemiştir. Böylece orman suçlarının gerçekleşmesi halinde fail hapis cezası ile karşı karşıya kalacaktır.
Her ne kadar yasal düzenlemelerde yüksek cezalar öngörülmüşse de uygulamada çeşitli indirimler ile faile daha az ceza tatbik ettirilmesi cezaların caydırıcılığına darbe vurmaktadır. Bitki örtüsünün yetişmesi ve varlığını kazanması uzun yıllar almaktadır. Hal böyle ilken ormanlarımızı daha iyi korumaya mecburuz. Bu durum da toplumda her alanda olduğu gibi doğru yasalar ve yasaların doğru uygulanması ile mümkün olacaktır.