Terminolojik olarak geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü olarak tanımlanan nafaka, hukuken belirli bir hukuki yakınlık içinde olan kişiler arasında mahkeme kararı ile ödenmesine karar verilen aylık katkı olarak nitelendirilebilir. Geçtiğimiz yıllar içerisinde kamuoyunda sıkça dile getirilen ve yasal düzenlemenin bir türlü gelmemesiyle sonuca bağlanamamış olan nafaka, süreli mi olmalı yoksa süresiz mi tartışması giderek alevlenmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nda tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası olmak üzere dört çeşit nafaka türü bulunmaktadır. Kimi hukukçular tarafından babalık nafakası olarak adlandırılan nafaka türü de bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Türk Medeni Kanun’un 169.maddesine göre boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. Kanundaki bu düzenleme geçici tedbir nafakası olarak isimlendirilmektedir. Buna göre boşanma davası süresince hükmedilen geçici tedbir nafakası kusur dikkate alınmadan koşulları mevcut ise talep halinde verilmek zorundadır. Söz konusu bu nafaka davanın açılmasıyla birlikte hak edilir ve kesin hüküm oluşturmaz. Geçici niteliği ile dava süresince maddi olarak zor duruma düşecek kişinin bu zorluğu atlatması için hükmedilmektedir. Kural olarak dava tarihinden itibaren hükmedilen geçici tedbir nafakası boşanma davasının kesinleşmesi ile kendiliğinden son bulacaktır. Bunun dışında boşanma davasından ayrı olarak talep edilebilecek nafaka da kanunlarımızda düzenlenmiştir. Bağımsız tedbir nafakası olarak adlandırılan bu nafaka, Medeni Kanun’un 197.maddesinde belirtilmektedir. Buna göre eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Bağımsız tedbir nafakasına da dava açıldığı tarihten itibaren hükmedilir. Bağımsız tedbir nafakasına süresiz olarak hükmedilmektedir ve yasada belirtilen durumlar gerçekleşmediği takdirde süresiz olarak devam etmektedir. Nafakanın diğer bir türü ise iştirak nafakasıdır. Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. İştirak nafakası boşanma kararının kesinleşmesi ile başlamakta, diğer sona sebepleri dışında çocukların ergin olmasıyla kendiliğinden sona ermektedir. Kanunda düzenlenen bir diğer nafaka türü ise yardım nafakasıdır. Medeni Kanun’un 364.maddesine göre herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Yardım nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilmekte ve süresiz olarak verilmektedir. Yardım nafakasının sona ermesi ancak nafaka yükümlüsünün açacağı nafakanın kaldırılması davası ile mümkündür.
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yoksulluk nafakası olarak nitelendirilen işbu nafaka, süre tartışmalarının odak noktasını oluşturmaktadır. Zira yasa metni dahi nafakanın süresiz olduğunu vurgulamaktadır. Yoksulluk nafakası boşanma kararının kesinleşmesi ile başlamaktadır. Hukukumuzda halen mevcut olan düzenleme ile nafaka alacaklısının aksi isteği olmaması halinde yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilmektedir. Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi ya da ölmesi halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden sona ermektedir. Bunun dışında nafaka alacaklısının başkasıyla yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması, haysiyetsiz hayat sürmesi ve hakkaniyet gerektirmesi halinde mahkeme kararı ile kaldırılması mümkündür. Değinildiği üzere yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilmektedir. Ancak bunun hakkaniyetli olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir. Söz gelimi bir ay evli kalmış bir eşin ömrü boyunca nafaka ödemek zorunda bırakılmasının hakkaniyetli olduğunu söylemek olanaksızdır. Bu durum nafakanın özüne ve insanın doğasına aykırıdır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018 yılında verdiği bir kararında süreli nafakaya hükmetmiştir. Bu durum her ne kadar vicdana uygun olsa da hukuka uygunluk konusunda tartışmalıdır. Zira hukukumuzda henüz süreli nafaka düzenlemesi yapılmamıştır. Kanaatimizce de nafakanın süreli olması ve bu süre belirlenirken eşlerin evli kaldıkları sürenin değerlendirmede esas alınması hakkaniyet sağlanması noktasında olmazsa olmazdır. Yasa koyucunun bir an evvel toplumdaki bu istek de gözetilerek süreli nafaka konusunda yasal düzenlemeyi yapması gerekmektedir.
Süresiz nafaka bitmez çünkü avukatlar oradan besleniyor.. Her yıl nafaka artırma davaları var 4050 TL ücret..