İlçemizdeki trafik problemi her geçen gün bir önceki günden daha sorunlu hale gelmeye başladı. Artan nüfus ve sanayi, bölgemize göçü arttırıyor ancak altyapımız artık bunu kaldırmakta maalesef zorlanıyor. Elbette yerel yönetimlerimiz bununla ilgili çeşitli planlamalar yapıyor. Bu planlamaları görüyor, okuyor ve duyuyoruz.
Altyapı kavramı çok geniş ve kapsamlı bir konu. Yıllar boyu sorunsuz hizmete odaklanması esas alınarak birçok farklı dalda, her birinin planlaması detaylıca yapılan konular bu kavramı oluşturur. Yollar, elektrik hatları, kanalizasyon ve temiz su hatları, arıtma tesisleri, internet, ulaşım hizmetleri, park ve bahçeler, okullar, hastaneler gibi onlarca farklı proje hassas bir şekilde uzmanlar tarafından değerlendirilmeli ve projelendirilmelidir.
Bir çevre mühendisi olarak bu altyapı içinde sizlere atıksu arıtma, çöp depolama veya geri dönüşüm altyapısından değil farklı bir konudan bahsedeceğim. Bu şekilde hem olaya farklı bir perspektiften bakacak hem de bir şikayetimi dile getireceğim.
Gebze’nin en büyük sorunlarından biri kesinlikle ve kesinlikle ulaşım problemidir. Artan araç sayıları, yol kenarlarına yapılan araç parkları, kesinlikle bir akla mantığa uymayan yol geçişleri ve bağlantıları ve en önemlisi trafik sinyalizasyonları.
İlyasbey Caddesi üzerinden gelerek Anibal Kavşağı’na girip, İstanbul İzmit yoluna bağlanmak istediğimiz zaman tam dört adet trafik lambasından geçmek durumunda kalıyoruz ve bu sinyalizasyonun tamamı aynı kavşak üzerinde. Yapımı aylar süren ve yapım sürecinde Gebze trafiğini adeta perişan eden bu kavşak benim mantığıma hiçbir şekilde yatmadı ve bu şekilde giderse de yatmayacak.
Bir diğer örneğim ise organize sanayi bölgelerinin giriş çıkış yolları. Enteresan ışıklandırmalarla 100 metre yol gidebilmek için dakikalarca beklemek zorunda kalıyorsunuz. İşim gereği sürekli bu bölgelerde vakit geçirdiğim için yetkililere özellikle vardiya değişim ve iş giriş çıkış saatlerinde bu bölgelerde gözlemler yapmalarını naçizane tavsiye ediyorum.
Şimdi geleyim bu işin çevresel boyutuna. Birçoğumuz bir aracın en çok yakıt tükettiği zamanın kalkış anı olduğunu biliyoruz. Bir araç yolculuk sırasında ne kadar çok dur kalk yaparsa yakıt tüketimi bu sayıya doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu yakıt tüketiminin doğrudan iki farklı etkisi vardır. Bunlardan birincisi elbette ilk akla gelen yakıt maliyetidir. Ne kadar fazla dur kalk yaparsanız deponuzu doldurma süreniz o kadar azalır. İkincisi etkisi ise araç egzozlarından kaynaklanan karbon ve diğer kirletici gazların salınımıdır.
Araç sahibi olan kişiler iyi bilir ki araçların belirli aralıklarda egzoz gazı muayenesi yaptırma şartı vardır. Bu muayenelerde egzozdan ölçümler yapılır ve egzozlardan çıkan kirletici gazların seviyesi ölçülür. Şimdi bölgemizdeki araç sayısını göz önünde bulunduralım. Sanayi bölgesinde yaşadığımızdan dolayı gerek şahsi ve şirket araçları gerek toplu taşıma ve servis araçları yoğun bir şekilde bölgemize ve ilçemize giriş çıkış yapıyor. Bu araçlar yoğun trafik noktalarında ve sinyalizasyonun bol olduğu noktalarda dakikalarını geçirip egzozlarından ciddi miktarlarda kirleticiyi soluduğumuz havaya bırakıyor. Gerek insan sağlığını gerekse çevre sağlığını tehdit eden bu durumu tamamen bitiremesek bile en azından büyük oranda düşürmemiz mümkün.
Biz Gebze’de yaşayan vatandaşlar olarak sanayi tesislerinin yönetmeliklere aykırı havalandırma ve emisyon salınımlarından yeterince şikayetçiyken bir de üstüne bu tarz ikincil planda kalmış kirlilik kaynağından bizleri lütfen kurtarın! Planlı altyapı, planlı güzergah ve kesintisiz trafik akışı hem emisyon salınımını hem de gereksiz yakıt tüketimini önleyerek doğayı ve insanı korurken bizlerin cebini de korur. Enerji sektöründe ve ekonomide sıkça duyduğumuz sürdürülebilirliği ulaşım dahil hayatımızın bir çok noktasında görmek dileği ile bu haftalık hoşça kalın.